merhaba
sanata, bilime, dayanışmaya, emekten yana siyasete ve sevdaya dair paylaşımlarla bilginin ve deneyimlerin örgütlenmesi çabasıdır "insanın" yolculuğu...
29 Nisan 2015 Çarşamba
yaralı düş
___sıcak ellerinle
şiir, yazı, emek, sendika, politika
deniz kavganın-sevdanın-özlemin adı,
salim çalık şiirleri,
sevgiliye mektuplar,
şimdi yeni şeyler/ söylemek lazım
21 Nisan 2015 Salı
sana eksiğim
hadi dağıt beni
dağıt en yalnız yanımdan
sensizliği bırak da git
hadi
kendime fazla sana eksiğim
sen boğaz’dan ege’ye akarsın
ben asya’da hazar gibiyim
salim çalık
şiir, yazı, emek, sendika, politika
ayrılık ve sevda,
deniz rüzgar ve güneş dizeleri,
salim çalık şiirleri,
sevgiliye mektuplar
20 Nisan 2015 Pazartesi
kentler akıllı(mı) ya insan
ülkemizde akp
iktidarıyla iyice yüceltilen, olumlanan, neredeyse kentlerin tüm sorununu
çözecekmiş gibi sunulan kentsel dönüşüme şimdi de (avrupa ve abd’de aklı
başında herkesin sorguladığı, kurtulmaya çalıştığı) akıllı kent projeleri de
eklenecek.
“sağlıktan eğitime,
ulaşımdan tüketime her şeyin tek bir kartla, tek bir dokunuşla, tek bir mekanda
(yerde) elde edileceği; kameralarla donatılmış, kendimizi güvende
duyumsayacağımız kentler” biçiminde sunuluyor, sunulacak akıllı kent denilen
yağma, fişleme, insanı ömür boyu izleyecek ve denetleyecek sistem…
kentsel dönüşümle
evleri yıkılan, arsaları ellerinden alınarak kent merkezi dışına atılan ve eski
mahallesinin yeniden inşasında (ranta açılmasında) inşaat işçisi, sonrasında
temizlikçisi, hamalı, parası ölçüsünce müşterisi olan yoksullara, emekçilere
“akıllı kentler”den söz ediyor sermaye.
günlük geliri 4 tl.nin
altında olan milyonlarca insanın olduğu, bu insanların sokaklarında yürüme
cesareti ve zamanı bulamadığı gerçeğini akıllı kentlerle örtüyor sermaye.
kentsel dönüşüm diyerek insanları geçmiş anılarından, komşuluk ilişkilerinden,
yalınlıktan, konut sahibi olmanın ve yıllardır birlikte yaşadığı insanların varlığının
sağladığı güven duygusundan koparıp kentin dışına sürdüğü gerçeğini akıllı
kentlerle gizleyip unutturuyor. yoksulun; evi, arsası “kanun”la gasp edilenin
bilincini, aklını iğdiş ediyor…
“sağlıklı yaşam
süresinin artmasını, 60 yaş ve üzeri yaşlı nüfusun toplam nüfus içinde %12
oranında yer tutmasını tedirginlikle” karşılayan ve yaşlıların bakım
harcamalarını, alacakları emekli maaşlarını yük olarak gören, 30 milyondan
fazla insanın mutlak yoksulluk sınırına itildiğini, yaklaşık 13 milyon kişinin
borçlu olduğunu gözlerden kaçıran sermaye “akıllı kentler” projesiyle sömürü ve
“şiddetine” bilimsellik, çağdaşlık maskesi takıyor üstelik…
sokaklarda,
işyerlerinde, tarlalarda, evlerde insanları öldüren, öldürülmelerine göz yuman
ve öldürmeyi terbiye, temizlik aracı olarak gören sermaye ve iktidarı gasp
ettikleri ve betona, kat kat binalara boğdukları kentlerimizi
“akıllandıracaklar”.
çingeneleri olmayan bir
sulukule akıllanabilir mi? inşaatlarında yüzlerce işçinin öldüğü binalar ve bu
binaların boğduğu kentler akıllanabilir mi? Parkları, meydanları avm’lere
peşkeş çekilen kentler akıllanabilir mi?
ya da akıl insandan ve
insanın yarattığı, yaratacağı kültür ve tarihten bağımsız bir kavram mı?
salim çalık
şiir, yazı, emek, sendika, politika
akıllı kentler,
kentlerin yağmalanması,
kentsel dönüşüm,
kültürel miras ve kent,
yoksulluk ve gelişme
11 Nisan 2015 Cumartesi
düşüme sen geldin bu gece
...yine sen geldin kuruldun düşlerime. geceydi; rüzgarınla
dalgalandım, gözlerinde aydım, teninde çırılçıplaktım.
ne iyi ettin de geldin…
salim çalık
şiir, yazı, emek, sendika, politika
deniz rüzgar ve güneş dizeleri,
düşleme,
gece konuşmaları,
salim çalık şiirleri,
sevgiliye mektuplar
8 Nisan 2015 Çarşamba
gözyaşınız sahte, vicdanınız GDO'lu sizin- 2
12 yaşında bir çocuk, evinin önünde devlet mermileriyle öldürülmüştü 2004 yılında, adı uğur. bedeninden 13 mermi çıkarılmıştı... öldürenlere terörist diyebildiniz mi?
2009 yılında devletin havan mermisiyle bir kız çocuğu öldürülmüştü. adı ceylan. öldürenlere terörist diyebildiniz mi?
2010 yılında karadon maden ocağında 30 işçi ciddi bir ihmal sonucu grizu patlaması sonucu öl-dürül-müştü. sorumlulara terörist diyebildiniz mi?
2011 yılında 11 inşaat işçisi yanarak ölmüştü. belediyenin, taşeron şirketin gerekli ve yeterli önlemleri almadıkları için sorumlu oldukları bu ölümler sonrası; sorumlu olanlara terörist diyebildiniz mi?
2011 yılında devlet bombalarıyla uludere (roboski)'de gençler ve çocuklar öldürüldü. emri verenlere, bombayı atanlara terörist diyebildiniz mi?
2014 yılında görünürde hepimizin ağladığı soma katliamı sonrası 301 madenci öldü. sorumlu olanlara terörist diyebildiniz mi?
çokça gündeme getirdiğiniz, dönemin başbakanı mecliste konuşurken ağlayarak "propaganda" yaptığı erdal eren'e idam kararı verenlere, idamı uygulayanlara terörist diyebildiniz mi?
biliyorum. güce bakarsınız, güçlünün diliyle konuşursunuz. güçlü gibi düşünmeseniz de, güçlüye yakın görünürsünüz... bu yüzden susun diyorum. yaşam alanlarımızda binlerce insanı öldürenleri "kaza", "yanlışlık", "kusur" gibi sıfatlarla ak'layıp, görmezden gelirken, kimin terörist, kimin yurtsever, kimin insan hakları savunucusu, kimin dürüst, kimin namuslu olduğunu söylemek, bunlarla ilgili olarak söz söylemek, kalem oynatmak size düşmez....
ikiyüzlü olanların insanlığa ve yaşama hakkına ilişkin olarak konuşma hakları yoktur. kendi karşıtlarının ölümünü alkışlayanların, gözyaşları sahte vicdanları GDO'lu olanları iç ama hiç konuşma hakları yoktur....
salim çalık
şiir, yazı, emek, sendika, politika
devlet terörü,
eşitlik,
faili meçhuller,
halkların kardeşliği,
ikiyüzlülük,
islamcı akp faşizmi,
roboski,
savaşım,
soma katliamı,
uğur-ceylan-berkin-erdal
gözyaşınız sahte, vicdanınız GDO'lu sizin -1
tamam, toplumun büyük çoğunluğunun hafızası zayıf... sanma ki seni ayırdım, senin de hafızan zayıf...
onlarca yıl geriye doğru giderek örnekleyebilirim, fakat "ben bilmiyorum", "ben duymadım", "araştırmam gerek" diyerek kaytaracaksın. o yüzden yakın tarihten örnekler vererek, senin yerine ben seninle yüzleşeceğim.
12 eylül 1980'e kadar günlerce, aylarca birileri bizi kurtarsın diyerek örtük-açık biçimde orduyu darbeye çağırdın-ız. (haklı olduğunuzu söylüyordunuz)
1982 anayasası'na ve kenan evren'e %92'iniz evet dediniz. (haklı ve doğru olduğunuzu söylediniz)
erdal eren dahil ülkesini ve halkını düşünen gençler idam edilirken alkışladınız (doğru olduğunu söylüyordunuz)
siyaset yasakları referanduma sunulurken %49'unuz hayır dediniz. (yine haklı olduğunuzu söylediniz)
güneydoğu ve doğu anadolu'da binlerce köy boşaltılıp, insanlar topluca öldürüldü. (alkışladınız ve methiyeler düzdünüz)
.... (en çok dilinize doladıklarınızdan bir kaçını saydım. maraş, çorum, sivas yangınlarını ve ateşi tutuşturan ellerinizi vs. unutmadım yani)
bütün bunlara karşı çıkanları, direnenleri vatan haini ilan etmekte sakınca görmek bir yana, kendinize görev edindiniz...
sonra (yani bugün);
utanmadan; 12 eylül bir darbedir, ülke kaybetmiştir diyorsunuz.
utanmadan erdal eren'e ve diğer asılanlara "göz yaşı" dökerek yazık oldu diyorsunuz.
utanmadan; (yalandan da olsa) kenan evren yargılanmalı diyorsunuz.
utanmadan; 12 eylül anayasası değişitrilmeli diyorsunuz.
utanmadan; partiler kapatılmamalı, siyasi yasak olmamalı diyorsunuz.
utanmadan; 17 bin faili meçhul var diyorsunuz...
bütün bu utanmazlıklar içerisinde yine haklı, doğru olduğunuzu söylüyorsunuz... ve bütün bu utanmazlıklar içerisinde; bugünkü faşist yapı ve uygulamalara karşı çıkanlara geçmişte yapılanları, yaptıklarınızı tekrar ediyorsunuz....
soru sormayı unuttuğunuza yanmak yerine, soru soranları yakmaya çalışıyorsunuz...
biliyorum 10 yıl sonra bugünleri anlatarak yine baskı, zulüm edebiyatı yapacaksınız. bugün öldürülen gençlerin adlarını anıp, gdo'lu gözyaşınızla siyasi rant peşine düşeceksiniz...
sen 1982'nin %92'si, hiç düşündün mü %8 ne diyordu o zaman. bugün lanetlediğin işler yapılırken karşı çıkanlar kimlerdi hiç düşündün mü? bir kez olsun vicdan aynana bakıp; durduğun yeri, söylediklerini, yaptıklarını değerlendirdin mi?
sen 1982'nin % 92'si; geçmişte onayladıklarını bugün savunamaz duruma geldiğini görmeden, bugün de aynı utanmazlıkla haklı, doğru olduğun yönündeki iddianın körlük ötesi, insanlık dışı olduğunu görmüyor musun gerçekten...?
hiç utanmaz mısın sen; dün savunduklarına bugün karşı çıkar gibi yaparken dünden hiç farkı olmayan, bir kısmı dünün faili olan sizinkilerin uyguladığı şiddeti savunmaktan...?
hiç utanmaz mısın sen, dün savunduklarını bugün savunamaz duruma düşmene rağmen hala daha dün olduğu gibi bugün de "haklı", bugün de "doğru", bugün de "vatansever", bugün de "barıştan yana" olmaktan... ben senden utanıyorum artık...
şiir, yazı, emek, sendika, politika
eşitlik,
faili meçhuller,
halkların kardeşliği,
ifade özgürlüğü,
ikiyüzlülük,
islamcı akp faşizmi,
ötekileştirme ve baskı,
şiddet kültürü,
vicdan ve adalet
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)