merhaba

sanata, bilime, dayanışmaya, emekten yana siyasete ve sevdaya dair paylaşımlarla bilginin ve deneyimlerin örgütlenmesi çabasıdır "insanın" yolculuğu...

21 Eylül 2015 Pazartesi

sesin içinde gecenin


gecenin ikisi
kıyıya attım kendimi
dalgalar, sesi senin sesin
okşuyor kıyıları ellerin gibi

gecenin ikisi
sesin içinde gecenin
üzerinde dikildiğim tarihi duvar
konuştuğuna tanıktır ikimizin
yaşlı iskeleler, nefeslikler duydu
ay duydu, kömür vagonları ve orman
içimize sığmadığını özlemlerimizin

gecenin ikisi
güneş düşlerimi körüklüyor rüzgar
denize tutkulu göçebe ruhum
toprağım, lime lime bölünüyor

salim çalık

Ezgili Yürek / Ruhi Su

Ezgili Yürek
Hangi taşı kaldırsam
Anamla babam
Hangi dala uzansam 
Hısım akrabam
Ne güzel bir dünya bu
İyi ki geldim
Süt dolu bir torbayla
Şöylece çıkageldim
Kime elimi verdimse
Döndürüp yüzümü baktımsa
Kısmet kapıyı çaldı
Kör pınara su geldi
Ben şakıyıp durdukça öyle
Gülün kokusu geldi
Bebesi olmayana
Bunalıp da kalmışa
Acılarla yüklü
Dargın yüreklere
Yetiştim geldim
İyi ki geldim
-----------------------------------------------
Yaratan Bizleri İnsan Yarattı
Yaratan bizleri insan yarattı
Muhabbet insana, cana muhabbet
Cümle mahlukatın üstünde tuttu,
Muhabbet insana, cana muhabbet.
Ne mutlu ki bize insan olmuşuz,
İnsan sevgisini gerçek bilmişiz,
İnsanın dalında açıp gülmüşüz,
Muhabbet insana, insan olana.
İnsan olan insan gelsin beriye
Kimi kara, kimi çalar sarıya,
Aslolan hayattır bakma deriye,
Muhabbet insana, cana muhabbet.
Ruhi Su

17 Eylül 2015 Perşembe

susuyorlar


burada ve başka sitelerde (fakat günlük yaşamımda da) gördüğüm yanlışlar üzerine yazmaya, düşüncelerimi paylaşmaya çalışıyorum. bu bazen haber de olabiliyor...

bazı arkadaşlarım kendi siyasi partilerine, liderlerine; bazı arkadaşlarım sendikacılarına, bazı arkadaşlarım hocalarına dokundurmak istemiyorlar...

örneğin akp'yi eleştirdiğim zaman tepki verenler, bir akp'li bakan grizuda ölen madenciler için "güzel öldüler" dediği zaman susuyorlar... soma'da ölen madenci yakını tekmelendiğinde de susuyorlar...

hırsızlık, yolsuzluk görüntüleri, ilişkileri ortaya saçıldığı zaman "öncekiler çalmıyor muydu?" diyebiliyorlar... yani susuyorlar...

daha sözleşmeler yeni başladığı zaman; nasıl imzalanacağını, sendikacıların bizi nasıl satacağını anlatmaya çalıştığım da kendisini eleştirmişim gibi tepki verenler, kızanlar satışla yüzyüze gelince susuyorlar...

din-kitap edebiyatıyla toplumu uyuşturmaya çalışanların han hamam sahibi olduklarını, hırsızlığa ve ahlaksızlığa kılıf olarak dini kullandıklarını söyleyince kızanlar; rüşvete hilafet payı diyenler, 9 yaşında kızla nikah düşer diyenler, ışid'in yaptıkları dinen caiz diyenler karşısında susuyorlar...

beğenmediğim, onaylamadığım halde herkesin mevcut hukuk kurallarına uyması gerektiğini, kimsenin bunun dışına çıkarak kendi karşıtlarını linç etmeye, yok etmeye hakkı olmadığını söylediğimde gerekçe uyduranlar; mağduriyet diliyle iktidara geldiklerini, şiddet kendilerine döndüğünde yasaları anımsattıklarını unutuyorlar; şimdi de ısrarla susuyorlar...

iktidarın ve iktidarın biçimlendirdiği yapıların omurgasız, güç zehirlenmesi içinde bir diktatörlük peşinde olduklarını söylüyorum... yani bir dönem askerlerin kandırdığı, sonra cemaatin kandırdığı, sonra (suriye- ortadoğu konusunda) batının kandırdığı, sonra pkk'nın kandırdığı bir partinin iktidarın yönetme becerisinin ve bilgisinin olmadığını söylüyorum, çoğu susuyor... bu kadar çok kandırılan insanların kanmalarının ardında başka şeyler aramak gerekmez mi..?



bu kadar suskunluk niye; kandırıldıkları için mi? hayır... bugünü yaşamak, sistemden payına verilecek olanı almak-beklemek adına susuyorlar...

hukuksuz tutuklamalar olurken sus, sokakta insanlar anayasal hak olarak yürürlerken öldürülsün, gazlansın sus, işçiler kitlesel olarak öldürülsün sus, hergün kadınlar öldürülsün sus, ülkede çatışmalar başlamış, hergün gençler ölüyor sus, hırsızlık-yolsuzluk "hilafet payı" sayılmış sus, 13 milyon kişi devlet yardımına muhtaç duruma gelmiş sus, sınır komşularımızla ilişkiler sıfırlanmış, mısır, suriye, ırak, libya'da büyükelçimiz yok sus, ülkemizdeki üsler abd'nin kullanımına açılmış sus,...

bu kadar suskunluk insana konuşmayı unutturmakla kalmaz, insanlıktan da çıkarır.

hiç mi güzel şeyler olmuyor diye düşünenler, söylenenler olabilir. eğer yukarıdaki olayların birini gölgede bırakacak denli güzel şeyler varsa ne ala...

yani bir enerji bakanının "avrupa'nın en güvenli ocağı" dediği madende (soma'da) ölen 301 madencinin acısını unutturabilecek, suruç'ta 33 kişinin, uludere'de 34 kişinin bombayla parçalanmasını, gezi eylemlerinde öldürülen 8 kişinin vd.nin acılarını unutturacak güzel şeyler olmuşsa... "analar ağlamasın", "güzel şeyler olacak" sözleri ardından başlayan çatışmasızlık ve görüşmeler sürecini yok sayıp, 7 haziran seçimlerinde iktidarı yitirir yitirmez şu ana kadar 100'ü aşkın gencimizin ölmüş olduğu gerçeğini unutturacak hiçbir güzellik olamaz benim açımdan...



salim çalık

17.08.2015

14 Eylül 2015 Pazartesi

yoksulluk ve umarsızlıkla yağmaladılar düşlerimizi

kentler kurduk ortaklaşa istekler üstünde                                                                               yüzlerce kez yıkılan onarılan umutlarla

piyango düşler çekiliyor sevgililerin gözlerinde
ölüm hızında kazanma arzusu teni titreten

savaşa ve aşa sürgün edilmiş bir tarihtir insan
doyduğu yeri memleket eyleyip gayrısına düşman

ama burada kuruyan ırmak karşıda karşıda akar
güneş burada batarsa mavi bir ay doğar

son yıkılışı da olacaktır konduların villalarla birlikte
son ağlayışı insanlığın bugün gülenlerin önünde

ey tarih, ey insan, ey düş, ey umut, ey ölüm meleği
herşey dengini bulacak birgün yenidoğanlar elinde

salim çalık
SALİM ÇALIK, Şiirleri'nin fotoğrafı.
kırşehir'de "terörü lanetleme" ! eylemlerinde yakılan gül kitabevi

merhaba hemşerim


_________(ismail pınar'ın anısına)

gülüşünde anadolu sıcaklığı
akardı insan insan yüreğime
şimdi sokağım biraz daha yetim
bir kişi daha eksildi sevincim
içimde fırtınalar kopuyor
acı tüketiyor sözü/ sözcüğü
selamın kulaklarımda çağlıyor
"merhaba hemşerim"
sıcak dostluğun ardında bıraktığın
hem gururum/ hem sevincim
sensiz ilk günü seninle bitirdim
yakamda gül gülüşlü fotoğrafın
"merhaba hemşerim"

07.06.2007
salim çalık

sorun bakışlarımızdadır

belki horon oynayıp, halay çekerken, belki güzel bir filme, kitaba kendini kaptırıp sevincini ve yüreğindeki coşkusunu gülüşlerine eklemiş bir insanın yüzüne baktınız mı? onun o anki ruhsal durumunu, kendinden geçmişliğini duyumsadınız mı?
bir insanın en içten olduğu ana tanıklık ettiniz mi? işte tam o anları, anıları düşünerek o insanı üzme, incitme yürekliliğinizin olup olmadığını düşünün...

çünkü siz tanıklık etmeseniz de çevrenizde ve yeryüzünde birçok insan tüm içtenlikleriyle kendinden geçip, insan elinden çıkma, düş ve sevda ürünü güzellikler karşısında ben'liğini aşıp insana varmaktadır...
bütün sorun bakışlarımızdadır...
salim çalık