merhaba

sanata, bilime, dayanışmaya, emekten yana siyasete ve sevdaya dair paylaşımlarla bilginin ve deneyimlerin örgütlenmesi çabasıdır "insanın" yolculuğu...

19 Şubat 2015 Perşembe

iç güvenlik yasası tasarısı: ya kulluk ve şiddet (faşizm) ya da özgürlük için savaşım

akp'yi destekleyen, sırf destekledikleri (tarafgir oldukları) iktidarın için her söylediğini sorgusuz, sualsiz ve kutsal bir dava gibi kabul edenlere basit bir sorum var... VARSAYIN Kİ İKTİDARDA CHP, MHP veya HDP var. (duydum onların iktidar şansı yok diyorsunuz. tamam) VARSAYALIM Kİ BİR KOALİSYONLA DA OLSA AKP İKTİDARDAN UZAKLAŞTI. AŞAĞIDAKİ DÜZENLEMELER SİZE NELER GETİRİR? YA DA BU DÜZENLEMELERİ AKP DIŞINDA BİR PARTİ (İKTİDAR) GETİRECEK OLSA TEPKİNİZ- KARARINIZ NE OLUR?

kararınız olumsuz ise, o zaman bir soru daha sorayım. SIRF İKTİDARDA SİZİN DESTEKLEDİĞİNİZ BİR PARTİ OLDUĞU İÇİN BU DÜZENLEMELERE SUSKUN KALMAYI VİCDANINIZA, ONURUNUZA, SİYASAL AHLAKINIZA YEDİRİNCE İNSAN OLARAK SİZDEN GERİYE NE KALIYOR? BU TAVIR KULLUK DEĞİL Mİ?

Yeni İç Güvenlik Yasa Tasarısı'yla yapılacak bazı düzenlemeler şöyle;

• Mahkeme, hakim, savcı kararı olmadan polis dilediğini dilediği zaman 2 gün 2 gece (48 saat) boyunca kimseye haber vermeden, dilediği gibi gözaltına alabilecek.

• Dilediğini dilediği yerde arama yetkisi kazanacak, (savcı ve hakim kararına gerek duymaksızın)

• Muhalif sesler polis terörüne maruz bırakılacak. Polis protesto eylemlerinde cebinde bilye vardı diyerek silah kullanabilecek.

• Terörle mücadele kılıfı altında hükumeti eleştiren döviz taşıyanlar bile 1 yıl hapsedilebilecek.

• Tüm telefon dinlemeleri (Ankara'da) tek hakimin kontrolünde olacak. (Bunun yaşamın olağan akışında yeri olmadığını bile bile)

• Cumhurbaşkanına hakaret gibi tamamen yoruma açık kavramlar dahil sayısız yeni ve ağır hapis cezaları getirilecek.

• Valiler sıkı yönetim ilan edebilecek, seçilmiş belediye başkanı üstüne atanmış valiler savcılık yetkilerine sahip olabilecek.

• Tüm araç kiralama bilgileriyle birlikte araçların rotaları dahil polisler tarafından anında görüntülenebilecek.

• Yeni nüfus cüzdanları ile biyometrik veri adı altında herkesin parmak izi ve damar izi vermesi zorunlu olacak, böylece polisler veya polisleri etkileyebilenlerin, kontrol edebilenlerin, mesela polis akrabası olanların bile, diledikleri herhangi bir kişi aleyhinde diledikleri herhangi bir suç için delil üretmeleri son derece kolaylaşacak….
----------------------------------------------------------------------------------
2 yıldan az olan bazı hapis cezaları şu anki mevzuata göre erteleniyor. yani sanık serbest bırakılıyor. fakat iç güvenlik yasa tasarında çoğu suç ve eylemlerin cezası 2 yılın üzerine çıkarılıyor. üzerinizde bulunmasına gerek yok, güvenlik elemanları bir sapanın, bilyenin, bıçağın size ait olduğunu söylemesi bile yetecek 2 yıldan fazla ceza almanıza. olmaz mı diyorsunuz?

2007'den bu yana gördüğümüz, iktidarın "kumpas" kurulmuş dediği siyasi davaları unuttunuz mu? peki eskişehir'de polis ve esnafın linç ederek öldürdüğü ali ismail'i... cizre'de polis tarafından öldürülen, ilk başta içişleri bakanı ve başbakanın inkar ettiği, daha sonra kamera kayıtları ile polis tarafından öldürüldüğü ortaya çıkan nihat kazanhan'ı... berkin elvan'ı...

derim ki; yalnız bugün değil, yarın, gelecek yıl, on yıl sonra, 30 yıl sonra da komşularınızın, iş arkadaşlarınızın, bu ülke de sizin gibi düşünmeyenlerin yüzüne bakabilecek yüzünüz olmasını istiyorsanız, 12 eylül darbesini destekledikleri için yıllar sonra utançlarını açıklayanların durumuna düşmemek için; iç güvenlik yasasına karşı çıkın... nerede olursa olsun, nasıl olursa olsun karşı çıkın...

ya hep birlikte bu topraklarda kardeşçe olmasa da birbirimize katlanarak, anlamayı öğrenerek birlikte yaşayacağız, ya da birbirimize düşman edileceğiz...

salim çalık

kobene eylemleri/ iç güvenlik/ özgecan/ idam ve görmediklerimiz

 kobene eylemlerini gerekçe yaparak; iç güvenlik (polis devleti) paketi hazırlayanlar, özgecan'ın katlini fırsat bilip "idam geri gelsin" diye propaganda yapıyorlar...

şu an var olan cezaların bile verilmediği bir fiili durumu görmezden gelip, (iç güvenlik yasası gibi) özgecan'ın katledilmesini de baskıcı, gerici, faşist düzenlemelerine malzeme yapmak istiyorlar...

başbakan "seferberlik başlatıyoruz", muktedir "takipçisi olacağım" dedikten bir gün sonra diyarbakır'da japon turiste taciz davası sonuçlandı. mahkeme suç yok demiyor, savcı 7 yılı tacizden toplam 12 yıl hapis istiyor... buraya kadar herşey yolunda (gibi). sonra; mahkeme sanığa bakıyor, davranışlarına, giyip kuşamına dikkat ediyor... ve 2 yıl veriyor. sonra iyi hal ve "saygın" duruşunu dikkate alıp 1 yıl 8 aya indiriyor... sonra; aynı suçu bir daha işlemeyeceğine kanaat getirerek cezayı erteliyor...

idam isteyenlere sormamız ve söylememiz gereken şey şudur bence; "müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet verdiniz de itiraz eden mi oldu?" mevcut ceza sistemine göre bile cezasız bırak, 10-15 yılda bir afla dışarı sal, aydınımsı kalemşörlerinle tacizi-tecavüzü kadının giyimine-kuşamına, gülüşüne, davranışlarına bağla... sonra da "idam geri gelsin" diye çığlık at...hadi ordan...

bir de böyle bir gerçekliğimiz var (yok mu diyeceksiniz/)

bu aramaları yapanların yaşadığı bir toplumda çıkıp "idam cezasını halk da istiyor" diyorlar. yetmiyor "abd ve başka ülkelerde de idam var" diyorlar. bazıları anlamsız hassasiyetler uğruna bu durumu örtbas etmeye dönük sözlerle başlıyorlar konuşmaya...

özgecan'ın katli göstermiyor mu? şöför taciz ediyor, ölümüne dövüyor. panikleyip arkadaşını ve babasını arıyor. bu kez olayla hiç ilgisi olmayan arkadaşı ve babası da katliama ortak oluyor. yakarak öldürmek yerine hastaneye getirseler belki kurtulacak özgecan...

peki evimizde, sokağımızda, mahallemizde, işyerimizde ve sanal ortamda en fazla duyduğumuz sövgü sözcükleri neler...? en küçük bir kızgınlığımızda, öfkemizde neden ana avrat sövüyoruz? kullandığımız dil içimizdeki canavarı, "açlığı", yozluğu, sosyal-kültürel gerilemeyi, cinsiyet ayrımcılığını, kadınların bir nesne olarak kullanıldığını göstermiyor mu...?

not: google'da en fazla arananlara baktım. yurdum medyası en fazla aranan sanatçıları, yemek tariflerini, filmleri, dizileri, yer adlarını vb. vermiş de, yukarıdaki gerçeği vermemiş...

ikiyüzlüyüz, acımasız, korkak ve çifte standartlıyız...
verilecek ceza kadar, hatta cezadan daha fazla ve öncelikli olarak içinde yaşadığımız toplumun bir bölümünün tecavüz ve tecavüze ilişkin algısını, yargısını, arzusunu, merakını, ilgisini, düşüncesini vb. düşünmek zorundayız...

salim çalık

yazgımız ortak/ başlar masalımız




















geride salıncağın dağıttığı saçlarımız kaldı
geride salıncak gülüşlerimiz
oysa
salıncak gibi değildi asılan yüzümüz
sokaklara düşmüş en içten gülüşümüz
ağlamayın diyorum çocuklar
ağlamayın
yazgımız ortak yeryüzüne
denizlere ortak gözyaşlarımız
omzumuzdaki düş mavi bir çığlıkla selamladığında
başlar yeniden en çoğul yerinden
başlar masalımız/ isyanımız başlar

salim çalık

iç güvenlik kimin güvenliği için?

maske takmayı, molotofu, bilyeyi bahane ederek çıkarmaya çalıştıkları iç güvenlik yasası'nın ilk denemelerini mecliste yapmışlar. 4 milletvekili yaralı...

ne diyorlardı; "düşünce özgürlüğünden, gösteri hakkından yanayız" daha yasanın görüşülmesi sırasında uyguladıkları bu şiddet, olacakların işareti değil mi?

akp çoğunluğuna dayanarak her türlü yasal değişikliği zaten yapıyor. ancak görünen o ki; bu güç bile yetmiyor. milletvekillerinin meclis kürsüsünde konuşamadığı, konuşsa da dikkate alınmadığı, meclis çatısı altında dayak yediği bir ülkede sıradan yurttaşın can güvenliği, düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğü ancak kağıt üzerinde bir yazıdır...

aynı saatlerde istanbul'da bir grup arkadaş kartopu oynuyor. atılan kartopu bir dükkanın camına çarpıyor. dükkan sahibi bıçağı eline aldığı gibi saldırıyor ve bir gazeteciyi öldürüyor. öfke, kızgınlık, tartışma, tahrik gibi sözcüklerle açıklamaya girişecekler... oysa esnaf toplantısında ne diyordu muktedir; "esnaf abidir, esnaf alperendir, esnaf mahallenin güvenliğinden sorumludur, ...." vs.

şu açık ülkenin yarısı diğer yarısına düşmanlaşıyor... yurttaşların tamamına yakını tahammülsüzleşiyor...
tüm bunlar faşizmin meclisteki, sokaktaki, mahalledeki, işyerindeki izdüşümüdür... bir tek yolumuz var; özgürlük, eşitlik, adalet, (emek eksenli) barış doğrultusunda savaşım vermek...

en küçük bir tereddüt gösterdiklerinde kendi yandaşlarını bile tasviye eden iktidar, yarın tüm bir halkı denetlemeyi, sindirmeyi, baskı altına almayı önüne koymuştur.

şu an mecliste iktidar şiddetiyle birlikte görüşülen "iç güvenlik yasası"nın yarın bir iktidar değişikliğinde ilk önce kendilerini yok edeceğini bilmiyor mu akp'liler...? biliyorlar. öyleyse, bir tek açıklaması olabilir; akp ve tayyip erdoğan ne pahasına olursa olsun iktidarlarını sürdürmeyi kafalarına koymuşlardır...

bu yüzden demokrasi, temel hak ve özgürlük, eşitlik, adalet, sağlıklı çevre vb. talebi olan herkesin ortak talepler için bir araya gelmesi ve birlikte davranması kaçınılmazdır...

salim çalık

isyandayız

isyandayız

anamızın gözyaşlarıyla kavradık
................ağlamamız gerektiğini
yarısı çocukluğumuzdan
....yasını tutamadığımız
can'ların ölümlerine isyandayız

salim çalık



örgütlü cinnet

bir "örgütlü cinnet" durumuyla karşı karşıyayız. öldürmekle yetinmeyip, parçalara ayırmak, yakmak bu cinnet ve bastırılmış nefret durumunun yansıması...

kendi isteğinin yerine getirilmesi gerektiğine inanan (hak gören), kendisi dışındakilerin canının ve malının değeri olmadığına iman etmiş, kendi hastalıklı hukukunu her değer ve anlayışın üzerinde gören bir topluluk hızla büyüyor, pervasızlaşıyor, kendisini açık etmekte sakınca görmüyor...

son birkaç yılda yaşadığımız ve ilk aklıma gelenler sağlıklı bir insan ve toplumda olabilecek şeyler değil... sorun üç-beş psikopat sorunu değil anlıyor musunuz?

şiddeti toplumun içerisine şırınga eden, yaygınlaştıran, şiddeti meşru göstermeye soyunmuş bir iktidarın yarattığı kültür, kullandığı dil, önerdiği toplumsal yapı;
 kadın cinayetlerindeki %1400'lük artış olarak, 
tahammülsüzlük olarak, 
iş cinayetlerinde avrupa 1.liği- dünya 3.lüğü olarak, 
sokak infazları olarak, 
polis müdahalesinde hoyratlık olarak (berkin elvan, ahmet atakan, ethem, ali ismail olarak, nihat kazanhan olarak, medeni yıldırım olarak...), 
mecliste muhalefet milletvekillerinin kafalarında çekiç olarak.... kendini gösteriyor.

salim çalık
__________________________________________________
çengelköy'de bir kadın parçalanarak çöp konteynerine atıldı.
35-40 yaşlarındaki kadının pazartesi günü öldürülmüş, kocası salı günü polise kayıp başvurusu yapmış. koca gözaltında...
-----------------
dün camına kartopu geldiği iddiasıyla, kartopu oynayanlara saldırarak gazeteci nuh köklü'yü öldüren esnaf...gezi'deki palalıları da anımsıyoruz elbette...
------------------
özgecan'ın tacize karşı çıktığı için dövülmesi ve ardından bileklerinin kesilerek yakılması...
-------------------
münevver karabulut'un öldürüldükten sonra bedeninin parçalanması...
...
salim çalık


iç güvenlik kimin güvenliği


iç güvenlik yasası'nın nasıl uygulanacağını gösteren örnekler yok mu?

örneğin, referandum sırasında çalışanların tüm sorunlarını çözeceği belirtilen çalışma yaşamı ve sendikal örgütlenmeye ilişkin düzenleme ve iktidarın uygulamaları... hsyk'ya ilişkin yapılanlardır. darbecilerin yargılanmasının önünü açacağı söylenen düzenlemeler ölçü değil mi...?

sözüm ona örgütlenmenin önünü açacağı propagandası yapılması ve hatta hak grevlerinin anayasa'ya yazılması; metal grevinin milli güvenlik, cam grevinin genel sağlık gerekçeleriyle ertelenmesini ve kırılmasını engelledi mi?

ya da anayasa'ya kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık maddesinin yazılması kadınların yaşadıkları eşitsizliği, katliamları, ekonomik ve siyasi yaşamın dışında tutulmalarını engelledi mi?

12 eylül darbesini yapanlar, 12 eylül'ün sıkıyönetim mahkemelerinin sonuçları, işkencecileri orta yerde durmuyor mu?

iç güvenlik yasası 12 eylül darbe rejiminin açık faşizm olarak tesisi ve tek adam diktatörlüğünün kanunlaştırılması, yapılan ve yapılacak olun hukuksuzlukların, uygulanacak şiddetin kanun yoluyla meşrulaştırma çabasıdır...

salim çalık