merhaba

sanata, bilime, dayanışmaya, emekten yana siyasete ve sevdaya dair paylaşımlarla bilginin ve deneyimlerin örgütlenmesi çabasıdır "insanın" yolculuğu...

20 Nisan 2015 Pazartesi

kentler akıllı(mı) ya insan

ülkemizde akp iktidarıyla iyice yüceltilen, olumlanan, neredeyse kentlerin tüm sorununu çözecekmiş gibi sunulan kentsel dönüşüme şimdi de (avrupa ve abd’de aklı başında herkesin sorguladığı, kurtulmaya çalıştığı) akıllı kent projeleri de eklenecek.

“sağlıktan eğitime, ulaşımdan tüketime her şeyin tek bir kartla, tek bir dokunuşla, tek bir mekanda (yerde) elde edileceği; kameralarla donatılmış, kendimizi güvende duyumsayacağımız kentler” biçiminde sunuluyor, sunulacak akıllı kent denilen yağma, fişleme, insanı ömür boyu izleyecek ve denetleyecek sistem…

kentsel dönüşümle evleri yıkılan, arsaları ellerinden alınarak kent merkezi dışına atılan ve eski mahallesinin yeniden inşasında (ranta açılmasında) inşaat işçisi, sonrasında temizlikçisi, hamalı, parası ölçüsünce müşterisi olan yoksullara, emekçilere “akıllı kentler”den söz ediyor sermaye.

günlük geliri 4 tl.nin altında olan milyonlarca insanın olduğu, bu insanların sokaklarında yürüme cesareti ve zamanı bulamadığı gerçeğini akıllı kentlerle örtüyor sermaye. kentsel dönüşüm diyerek insanları geçmiş anılarından, komşuluk ilişkilerinden, yalınlıktan, konut sahibi olmanın ve yıllardır birlikte yaşadığı insanların varlığının sağladığı güven duygusundan koparıp kentin dışına sürdüğü gerçeğini akıllı kentlerle gizleyip unutturuyor. yoksulun; evi, arsası “kanun”la gasp edilenin bilincini, aklını iğdiş ediyor…

“sağlıklı yaşam süresinin artmasını, 60 yaş ve üzeri yaşlı nüfusun toplam nüfus içinde %12 oranında yer tutmasını tedirginlikle” karşılayan ve yaşlıların bakım harcamalarını, alacakları emekli maaşlarını yük olarak gören, 30 milyondan fazla insanın mutlak yoksulluk sınırına itildiğini, yaklaşık 13 milyon kişinin borçlu olduğunu gözlerden kaçıran sermaye “akıllı kentler” projesiyle sömürü ve “şiddetine” bilimsellik, çağdaşlık maskesi takıyor üstelik…

sokaklarda, işyerlerinde, tarlalarda, evlerde insanları öldüren, öldürülmelerine göz yuman ve öldürmeyi terbiye, temizlik aracı olarak gören sermaye ve iktidarı gasp ettikleri ve betona, kat kat binalara boğdukları kentlerimizi “akıllandıracaklar”.

çingeneleri olmayan bir sulukule akıllanabilir mi? inşaatlarında yüzlerce işçinin öldüğü binalar ve bu binaların boğduğu kentler akıllanabilir mi? Parkları, meydanları avm’lere peşkeş çekilen kentler akıllanabilir mi?


ya da akıl insandan ve insanın yarattığı, yaratacağı kültür ve tarihten bağımsız bir kavram mı?

salim çalık



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder