merhaba

sanata, bilime, dayanışmaya, emekten yana siyasete ve sevdaya dair paylaşımlarla bilginin ve deneyimlerin örgütlenmesi çabasıdır "insanın" yolculuğu...

30 Kasım 2012 Cuma

Emeğin Sanatı: ADNAN DURMAZ: Unutulmuş

Emeğin Sanatı: ADNAN DURMAZ: Unutulmuş: UNUTULMUŞ RESİM: ADNAN DURMAZ yürekler satılmış-aşklar iflas etmiştir-öpüşler krom tadında bir yağmur yağıyor-bu şehi...

26 Kasım 2012 Pazartesi

Ebruli Düşler Bahçesi: Gazze'nin Gözyaşları

Ebruli Düşler Bahçesi: Gazze'nin Gözyaşları: Bu şiir, Gazze'nin başta çocukları ve kadınları olmak üzere, tüm mağdurlarına adanmıştır... (18+)


“…
Ahh Gazze!
ajanslar biraz önce geçti suretini
ölü bir çocuğun
donuk bakışlarında duyulan çığlığını
ölüler yalan söylemez Gazze!
Gökler mi yarılıyor
yoksa başka bir çağa mı dönüyor yüzüm
eyyy Gazze’nin gözyaşlarına sinmiş
çocuklu bakışlı ölüm
bana dokun!
durma bana dokun
…”

Hayata dönemeyenlerin filmi: Simurg :: www.sendika.org

Hayata dönemeyenlerin filmi: Simurg :: www.sendika.org

ölüm oruçlarının ve "hayata dönüş" operasyonlarının belgeseli SİMURG (30 kasım'da gösterime girecek...

Dev Sağlık-İş'ten Asgari Ücret Çalıştayı :: www.sendika.org

Dev Sağlık-İş'ten Asgari Ücret Çalıştayı :: www.sendika.org

21 Kasım 2012 Çarşamba

GÜNCE (mektup 1)


07.02.2005/ Armutçuk
ne yana gitsem sensin vardığım

     ne yana gitsem sensin vardığım. sevmek böyle oluyormuş. dur durak bilmeksizin bütün gidişlerimde yüreğime koyduğum, göğsümün ince sızılarında adını anımsadığımsın. varlığında bile özleyip,anlatamamak, lal olmakmış seni sevmek...

     ne yana gitsem sensin vardığım. sana kurup bütün saatleri üç vardiya seni sevmek... kimsenin bilmediği zamanları yaşayarak,  yalnızken seninle, seninleyken yine seninle... hastalanmakmış sevmek.

     bir delilik durumu. aklın,mantığın coşması, görünce yüreğin dört nala koşmasıymış sevda...sevda tüm ozanların bin yıllardır yazmaya çalıştığı ortak şiirin adı, kimsenin yazamadığı...

     ne yana gitsem sensin vardığım. dünyanın en büyük ve kutsal uğraşlarından biriymiş sevmek...madencinin güneşe ulaşınca yüzüne vuran gülüş, kömür tozunun gözlerine çektiği kalemmiş sevda. korkuyu yok eden, gönül köprülerinde Deli Dumrul gibi ak güvercin kılığındaki Azrail’le karşılaşmakmış sevda... ve ömür bağışlamak , sevgiliyi bir gün daha fazla yaşatmak için...
           
            ey sevgili!  yolculuklarımın nedeni;

     bugüne kadar kaç kişi,kaç kez bağırdı acaba? EY SEVGİLİ.! bin yıllardır kaç kişi aradı seni...? sen bütün sevdalıların aradığı güzel, insanlığın yürekten yüreğe bıraktığı paylaştıkça çoğalan duygunun sahibi, ne yana gitsem sensin vardığım.
     seni düşünüyorum...yalnız seni. gece yarılarında. tam anımsayamadığı sınav sorusunu çözmeye çalışan, öğretmenlerinin gözüne girmeye çalışan öğrencinin telaşı ve heyecanıyla düşünüyorum gözlerini. tüm utangaçlığımla yürekliliğimi harmanlayarak düşlerimde ...ne yana gitsem sensin vardığım...

     her şeyden, herkesten vazgeçmeyi göze alıp, anlık ayrılıklarına katlanamadığımsın. uğrunda ölümü göze alıp, hepten uzaklaşmak, hiç görememek korkusuyla direndiğimsin. yazdığım mektupların,şiirlerin özüdür ellerinin sıcaklığı. sana ulaşmak için en ince ayrıntılarıyla karşılaşma planları kurarak  bütün yolları ayak izlerinin bulunduğu yollara çıkarmakmış sevmek... karşılaştığımız sokaklara karşılaştığımız günlerin adını vermekmiş sevmek...

     ne yana gitsem sensin vardığımsın. eriyip kalıba girmekmiş sevda... sevda senin ateşinde gönüllü yanmak, yangınları körükleyerek, dudaklarından dökülen tüm sözcükleri özenle toplayıp dudaklarımda saklayarak,  sürgünlere yatıp dolaşmakmış tüm denizleri...
           
       
    ey sevgili! adındır yolculuklarımdaki  rotam...

     çoğulluğumsun tüm zamanlarda. bilmediklerimi öğrendiğim ve öğrendiklerimi öğrettiğimsin. ömrümdeki tüm sevdaların toplamısın yüreğimde. saçlarının dalgasında serinlerken aynalara öykündüm, çiçeklere,balıklara ve kuşlara öykündüm. öykündüm sevdiğin ne varsa...bakmadan ne olduğuna... bilsen bir bilsen... tüm dillerde sevda şiirlerini biriktirip sana vermek istedim ayrı kaldıkça. ayrılma korkularına kapıldıkça...

           en bilinçli anlarımda duygularımı öne çıkaran yüzün izleğimdir. insanlığımı bulmamı sağlayan sevdandır. karşı konulamaz, anlatımsız duygularla seviyorum seni.. yazmaya, çizmeye, söylemeye çalıştıkça karmakarışıklaşıyor belleğim...tüm bildiklerimin yetersiz kaldığını görüyorum sana sevdiğimi anlatmakta... biliyor musun?

     en iyi yazdığım şiirlerimde bile bir eksik kaldı kuşkusuyla, en iyisi sana gelmek,.. bildiğim sevda türkülerini söyleyerek, çocukların, genç kızların, genç erkeklerin, yüreği genç olanların eskimemiş, kirletilmemiş duygularından derlenmiş sevda şiirlerini yazarak duvarlara, seni sevmenin onuruyla sana gelmek...sende kendime gelmek...çünkü ne yana gitsem sensin vardığım...

salim çalık

sınır berisi


I
Kendi kendine sığınmacı insan
Anlam ve anlamsızlık ablukasında
Ölüm vizesiz ve ecelsiz giriyor düşlere
Kin/ sevda sınırında
Yitiyor çocuk ulusu
Kan sıçratılmış oyuncaklarda

Kendi kendine sığınmacı insan
Düşlemek ve sevmek korkusu yüzünde
Astarında kırım ve yıkım

II
Çöl rüzgarları esiyor başımızda
Kör ederek gözlerimizi
Kuma dönüştürdüğümüz yaşamımızda

Kurşun yarası değil
Bedenimizdeki
İnsanın/ satılığa çıkarılmış onuru

Ve bugün
Makinayı bulan adam yitirdi kendini
Kurşun yarası değil
Ellerimizdeki
Ecelsiz ve habersiz ölenlerin göz leri

erkene alınmış bir ölümün ertelenmiş şiiri (s.6)
salim çalık

12 Kasım 2012 Pazartesi

tekçi (bir) -ileri- demokrasi


faşist diktatörlüklerde başkan, şef, lider her yerde karşımızdadır. resimleri her yerdedir; gezmesi, yemesi-içmesi, konuşmaları, açıklamaları vs. tüm iletişim araçlarından gözümüze, kulağımıza (belleğimize) sokulur. (başbakan ve akp sözcülerinin her konuşmalarında tv.lerin canlı yayın yapmasıyla, konuşmaları üzerine saatlerce tartışma -destek- söyleşileri yapılmasıyla, bir diktatörün resimlerinin ülkenin tüm duvarlarında gözümüze bakması arasında ne kadar ayrım vardır.)

boşbakanın "tek bayrak, tek din, tek millet, tek vatan..." eksenli açıklaması dil sürçmesi olarak geri alınmış olsa da, milli irade olarak adlandırılan kalabalık'ın içinde bulunduğu tek'çi anlayışın kökenlerinde boşbakan ve 'bakan'larının böylesi sürçmelerinin etkisi yok mudur, diye sormak gerekiyor.

en son içişleri bakanının 34 kürt yurttaşın bombalanarak öldürüldüğü uludere katliamı ile ilgili olarak "özür dilenecek bir durum görmüyorum" demesiyle; anayasa görüşmelerinde eşitlik ilkesi tartışılırken "etnik kökeni, cinsiyeti ve cinsel tercihleri nedeniyle ayrımcılık yapılamaz" fıkrasına itiraz eden akp ve mhp'li üyeler, 'resimdeki' ırkçı, dinci, cinsiyetçi, farklı olana tahammülsüzlük içeren TEKÇİ eğilimleri yeniden yeniden üretiyorlar... ağızlarında ileri demokrasi sakızı, çiğnedikçe çiğniyorlar...

bugün de açlık grevleriyle ilgili benzer bir tekçi anlayış dayatılıyor. açlık grevinin gerekçesi olan konular üzerine kafa yormak, çözüm üretmek, açlık grevindekileri iknaya çalışmak yerine; "benim istediğimin dışındakiler beni ilgilendirmiyor" biçimindeki dayatmacı, efendilik taslayan yaklaşımlar adına demokrasi denilen rejimlerde değil, krallıklarda, faşist diktatörlüklerde görünebilir ancak...

insanların hastalığa karşı bağışıklık kazanması iyidir. fakat, toplumların ölümlere, işkencelere, yoksunluklara bağışıklık kazanması hastalığa işarettir.

salim çalık


demokrasi yanılsaması

görevi (hiç olmazsa sistemin kendi kurallarıyla) sorun çözmek olan iktidar tüm muhalifleriyle bilek güreşi yapıyor ... yarattığı inatlaşma ve yok sayma yaklaşımıyla kürtleri, alevileri, işçileri, memurları, öğrencileri, kadınları, (özellikle ab-d karşıtı) komşu ülkeleri yok sayıyor ... tüm bunları demokrasi adına yapıyor. sıradan yurttaşların akp'ye kendi iktidarı, hükümeti gibi bakması bu yanılsamanın sonuçlarından biridir...



DENKLEMİ ÇÖZÜLMÜŞ YAŞAMDAN


 cenindim/ doğdum
önce anamın memesini buldum
________________dudak yordamıyla
kutsal bir çeşmeden su içmişçesine
_________________bağlandım süt bağıyla

sonra
gözlerim açıldı
yüzlerini gördüm
yüzlerinde sevgiyi
sevgilerinde sesi tanıdım

bebektim/ büyüdüm
git okul
____gel tarla
_______kendimi tanıdım
anam yine kutsal
ağlarken en çok aradığım / anam.../
ne kitap
___ne din
_____ne insancıklar
hepsi boş gelir oldu
seviyi buldum
___insanı gördüm
______üleşmeyi seçtim
yaşamak hoş gelir oldu

………..Armutçuk 90

salim çalık
GÜLMEKLE AĞLAMAK ARASI (sf.28)

ADSIZ ŞİİRLER I

a
sen bir salkımda üzüm tanesi
ben başka bir salkımda
bakışıyoruz
baktıkça kararıyoruz


 b
tandırdadır yüreğimiz
ben yanarım
sen yanarsın
yürekler kebap olur

c
yaşamın ağını
korku ve kaygıdan
          uzak örmelisin
kalbinin  duvarlarına

d
yüreğini yosun tutmasın
ki
bilmelisin artık
karanlıktan melek de çıkacağını

e
her çocuk bir barış
her umut bir çocuk
her ana bir umut
barış bir yürek
umutlu yüreğimizde

f
sizler
dünyayla varolup
kutuplar dönenceler arasında
milyon yıldır güneşi dağıtanlar
ne güzelsiniz ellerinizde kalemlerle

g
sevginin sıcağından
ayrılığın soğuğuna uzandım
sensiz
          kavgasız
                          kimsesiz geçmişimle


                                      Armutçuk  89
salim çalık
Gülmekle Ağlamak Arası – Sf.6-7

SÖZLER


Enönsöz

yaşam
doğru düşünüp/ yalansız yürümekse
bütün yollar insana çıkar

İlksöz

aynı güneşin altında
bezlemişse bizi analarımız
saban sürmüşse babalarımız
kardeşiz biz kardeş
kardeş büyüsün çocuklarımız

İkincisöz

düşüncemin dörtucu
insanların önüne düşüp
mutlulukla örtüşünce
en el insan diyeceğim

Üçüncüsöz

öldürüşme utkuları değil
barışın evrenselliği
sevginin kutsallığı
ve insanın onuru süslesin
bütün çocuk kitaplarını

Öğüt

bilincini taşı
eylem ve özlemine
facia olmamak için kendi kendine
bilmediğini bil yaşamın boyunca
yaşamın ucuz da olsa

Armutçuk 3/8/1989

(Gülmekle Ağlamak Arası- Sf.5
salim çalık