merhaba

sanata, bilime, dayanışmaya, emekten yana siyasete ve sevdaya dair paylaşımlarla bilginin ve deneyimlerin örgütlenmesi çabasıdır "insanın" yolculuğu...

21 Kasım 2012 Çarşamba

GÜNCE (mektup 1)


07.02.2005/ Armutçuk
ne yana gitsem sensin vardığım

     ne yana gitsem sensin vardığım. sevmek böyle oluyormuş. dur durak bilmeksizin bütün gidişlerimde yüreğime koyduğum, göğsümün ince sızılarında adını anımsadığımsın. varlığında bile özleyip,anlatamamak, lal olmakmış seni sevmek...

     ne yana gitsem sensin vardığım. sana kurup bütün saatleri üç vardiya seni sevmek... kimsenin bilmediği zamanları yaşayarak,  yalnızken seninle, seninleyken yine seninle... hastalanmakmış sevmek.

     bir delilik durumu. aklın,mantığın coşması, görünce yüreğin dört nala koşmasıymış sevda...sevda tüm ozanların bin yıllardır yazmaya çalıştığı ortak şiirin adı, kimsenin yazamadığı...

     ne yana gitsem sensin vardığım. dünyanın en büyük ve kutsal uğraşlarından biriymiş sevmek...madencinin güneşe ulaşınca yüzüne vuran gülüş, kömür tozunun gözlerine çektiği kalemmiş sevda. korkuyu yok eden, gönül köprülerinde Deli Dumrul gibi ak güvercin kılığındaki Azrail’le karşılaşmakmış sevda... ve ömür bağışlamak , sevgiliyi bir gün daha fazla yaşatmak için...
           
            ey sevgili!  yolculuklarımın nedeni;

     bugüne kadar kaç kişi,kaç kez bağırdı acaba? EY SEVGİLİ.! bin yıllardır kaç kişi aradı seni...? sen bütün sevdalıların aradığı güzel, insanlığın yürekten yüreğe bıraktığı paylaştıkça çoğalan duygunun sahibi, ne yana gitsem sensin vardığım.
     seni düşünüyorum...yalnız seni. gece yarılarında. tam anımsayamadığı sınav sorusunu çözmeye çalışan, öğretmenlerinin gözüne girmeye çalışan öğrencinin telaşı ve heyecanıyla düşünüyorum gözlerini. tüm utangaçlığımla yürekliliğimi harmanlayarak düşlerimde ...ne yana gitsem sensin vardığım...

     her şeyden, herkesten vazgeçmeyi göze alıp, anlık ayrılıklarına katlanamadığımsın. uğrunda ölümü göze alıp, hepten uzaklaşmak, hiç görememek korkusuyla direndiğimsin. yazdığım mektupların,şiirlerin özüdür ellerinin sıcaklığı. sana ulaşmak için en ince ayrıntılarıyla karşılaşma planları kurarak  bütün yolları ayak izlerinin bulunduğu yollara çıkarmakmış sevmek... karşılaştığımız sokaklara karşılaştığımız günlerin adını vermekmiş sevmek...

     ne yana gitsem sensin vardığımsın. eriyip kalıba girmekmiş sevda... sevda senin ateşinde gönüllü yanmak, yangınları körükleyerek, dudaklarından dökülen tüm sözcükleri özenle toplayıp dudaklarımda saklayarak,  sürgünlere yatıp dolaşmakmış tüm denizleri...
           
       
    ey sevgili! adındır yolculuklarımdaki  rotam...

     çoğulluğumsun tüm zamanlarda. bilmediklerimi öğrendiğim ve öğrendiklerimi öğrettiğimsin. ömrümdeki tüm sevdaların toplamısın yüreğimde. saçlarının dalgasında serinlerken aynalara öykündüm, çiçeklere,balıklara ve kuşlara öykündüm. öykündüm sevdiğin ne varsa...bakmadan ne olduğuna... bilsen bir bilsen... tüm dillerde sevda şiirlerini biriktirip sana vermek istedim ayrı kaldıkça. ayrılma korkularına kapıldıkça...

           en bilinçli anlarımda duygularımı öne çıkaran yüzün izleğimdir. insanlığımı bulmamı sağlayan sevdandır. karşı konulamaz, anlatımsız duygularla seviyorum seni.. yazmaya, çizmeye, söylemeye çalıştıkça karmakarışıklaşıyor belleğim...tüm bildiklerimin yetersiz kaldığını görüyorum sana sevdiğimi anlatmakta... biliyor musun?

     en iyi yazdığım şiirlerimde bile bir eksik kaldı kuşkusuyla, en iyisi sana gelmek,.. bildiğim sevda türkülerini söyleyerek, çocukların, genç kızların, genç erkeklerin, yüreği genç olanların eskimemiş, kirletilmemiş duygularından derlenmiş sevda şiirlerini yazarak duvarlara, seni sevmenin onuruyla sana gelmek...sende kendime gelmek...çünkü ne yana gitsem sensin vardığım...

salim çalık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder