iktidar, iktidara yakın köşe yazıcıları, tv. yüzleri; "türkiye'ye karşı yapılmış bir saldırıdır...", "kimse bize diz çöktüremez...", "ölenlere rahmet...", "şimdi birlik zamanı..." sözleriyle adeta nutuk atıyorlar...
suruç'ta patlatılan, öncesinde diyarbakır hdp mitinginde, öncesinde reyhanlı'da patlatılan bombalar... öncesinde tüm ülkeler temsilciliklerini ve yurttaşlarını çıkarırken ısrarla kalınmasını söyleyerek musul'da 49 konsolosluk çalışanı ve ailelerinin rehin alınmasına yol açılması...
suruç'ta patlatılan, öncesinde diyarbakır hdp mitinginde, öncesinde reyhanlı'da patlatılan bombalar... öncesinde tüm ülkeler temsilciliklerini ve yurttaşlarını çıkarırken ısrarla kalınmasını söyleyerek musul'da 49 konsolosluk çalışanı ve ailelerinin rehin alınmasına yol açılması...
suriye'de türk bayrağının hemen karşısında ışid bayrağının dalgalanmasına ses çıkarılmaması... türkiye'nin değişik kentlerinden neredeyse asker uğurlar gibi ışid'e militan gönderilmesine sessiz kalınması...
ilk başlarda dönemin dışişleri bakanı tarafından "ışid kafası bozuk 3-5 kişilik bir örgüttür" diyerek durumun gizlenmesi ve görülememesi, sonradan ışid'e biat eden cihatçı örgütlerin çoğuna uzun süre her türlü desteğin verilmesi... pyd'ye karşı ışid'in tercih edilmesi...
ve onlarca ölüm... geçmişten bu yana ölenleri düşününce... yani maraş, sivaş, çorum, 1 mayıs 1977, gazi, uludere, reyhanlı, diyarbakır... şimdi de suruç... yani ölenlerin tümünün ya solcu ya da alevi oluşu, öldürenlerin tümünün dinci ya da ırkçı oluşu bir rastlantı mı yani? şimdi devlet yöneticilerinin "bu eylem türkiye'ye karşı yapılmıştır" sözlerine inanalım mı? birlik çağrılarına inanalım mı?
peki dışarıya yansımış erken seçim, tek başına iktidar gibi hesapların varlığını, bunun yolunun hdp'nin baraj altında kalmasından, mhp'ye giden milliyetçi oyların geri alınmasından geçtiğini düşündüklerini bilmiyor gibi mi yapalım...? bunların önemli destekçilerinden muhbir/mitçi/öğretim üyesi mahir kaynak şöyle derdi... "bir olayın üzerinde değerlendirme yaparken kime yaradığını, kimlerin kazançlı çıkacağını, hareket alanının rahatlayacağını düşünmek gerek..."vs.
tüm bu patlamalar, katliamlar karşısında tam da böyle düşünüyorum. insanlık dışı bu katliamdan kim kazanacak...
suruç'a varıncaya kadar devlet tarafından izlenen, durdurulup üzerleri, eşyaları, kobani'ye getirecekleri oyuncaklara kadar aranan, basın açıklaması yapacakları bilinen ve izin alarak kobani'ye geçecek olan 200 insan için gösterilen güvenlik duyarlılığı basın açıklamasının yapılacağı alan için gösterildi mi kuşkuluyum... en basit işçi-memur-çevreci eyleminde bile alana girenleri didik didik arayan, bazen XR cihazından geçirenler, (üstelik de urfa'da 2'si katar, 1'i ırak vatandaşı 3 canlı bomba bulunduğu ihbarına rağmen) basın açıklamasının yapıldığı alanın güvenliğini nasıl sağladılar (mı) merak ediyorum...
evet lanet olası bir durum... çoğu üniversite öğrencisi onlarca insan katledildi... bunun üzerine söylenebilecek birşey yok... fakat bu katliamların hesabının sorulması ve birilerinin basit iktidar- erken seçim hesaplarına malzeme yapılmaması için çaba harcamak zorundayız... ve daha da dikkatli olmak; çünkü görünen o ki; bu saldırıların devam etmesi olasılığı ne yazık ki çok yüksek...
salim çalık
ve onlarca ölüm... geçmişten bu yana ölenleri düşününce... yani maraş, sivaş, çorum, 1 mayıs 1977, gazi, uludere, reyhanlı, diyarbakır... şimdi de suruç... yani ölenlerin tümünün ya solcu ya da alevi oluşu, öldürenlerin tümünün dinci ya da ırkçı oluşu bir rastlantı mı yani? şimdi devlet yöneticilerinin "bu eylem türkiye'ye karşı yapılmıştır" sözlerine inanalım mı? birlik çağrılarına inanalım mı?
peki dışarıya yansımış erken seçim, tek başına iktidar gibi hesapların varlığını, bunun yolunun hdp'nin baraj altında kalmasından, mhp'ye giden milliyetçi oyların geri alınmasından geçtiğini düşündüklerini bilmiyor gibi mi yapalım...? bunların önemli destekçilerinden muhbir/mitçi/öğretim üyesi mahir kaynak şöyle derdi... "bir olayın üzerinde değerlendirme yaparken kime yaradığını, kimlerin kazançlı çıkacağını, hareket alanının rahatlayacağını düşünmek gerek..."vs.
tüm bu patlamalar, katliamlar karşısında tam da böyle düşünüyorum. insanlık dışı bu katliamdan kim kazanacak...
suruç'a varıncaya kadar devlet tarafından izlenen, durdurulup üzerleri, eşyaları, kobani'ye getirecekleri oyuncaklara kadar aranan, basın açıklaması yapacakları bilinen ve izin alarak kobani'ye geçecek olan 200 insan için gösterilen güvenlik duyarlılığı basın açıklamasının yapılacağı alan için gösterildi mi kuşkuluyum... en basit işçi-memur-çevreci eyleminde bile alana girenleri didik didik arayan, bazen XR cihazından geçirenler, (üstelik de urfa'da 2'si katar, 1'i ırak vatandaşı 3 canlı bomba bulunduğu ihbarına rağmen) basın açıklamasının yapıldığı alanın güvenliğini nasıl sağladılar (mı) merak ediyorum...
evet lanet olası bir durum... çoğu üniversite öğrencisi onlarca insan katledildi... bunun üzerine söylenebilecek birşey yok... fakat bu katliamların hesabının sorulması ve birilerinin basit iktidar- erken seçim hesaplarına malzeme yapılmaması için çaba harcamak zorundayız... ve daha da dikkatli olmak; çünkü görünen o ki; bu saldırıların devam etmesi olasılığı ne yazık ki çok yüksek...
salim çalık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder