son 24 saat içinde;
"Abd Jetleri #Halep'te Nusra'yıSuriye Jetleri #Halep + #Idlib'te Nusra'yı, Öso'yuTürk Jetleri #Irak'ta PKK'yı bombalıyor." (tweter'dan alıntı)
abd'nin ışid'le mücadelesinin süreceğini anlatan dışişleri bakanı kerry "suriye'de dinamiklerin değişmesi gerekebilir...",
başbakan davutoğlu; "süreç devam edecek, ancak muhatapları değişebilir..."
bu arada ışid'den boşalan yerlerin güvenli bölge ilan edileceği bilgileri dolaşıma sokuluyor. yani ortadoğu'daki çatışmalara bir yandan esad, iran ve rusya'nın dahil edilmeye çalışıldığı, ülkemizde ise yürütülen çözüm sürecinin muhataplarının değiştirilerek süreceği açıklanıyor...
tam bunun üzerine barzani; "çözüm sürecinin başarıya ulaşması için her zaman olduğu gibi üzerimize düşeni yapmaya hazırız...." diyor...
akp'nin tek başına iktidar olamamasının ardından erken seçimin en güçlü seçenek olarak yerini koruduğu bir dönemde; ağustos ayında görev süresi sona erecek barzani'nin ve iktidarının sıkıntı yaşadığı bir dönemde; esad'ın da iktidarda tutulmasını kapsayan bu operasyonları yalnızca türkiye üzerinden okuyanlar yanılıyorlar...
bölge haritası değilse bile siyasi güç ilişkileri ve iktidarları yeniden belirleniyor. dolayısıyla ırak ve suriye'nin komşusu durumundaki tüm ülke insanlarının geleceği bir kez daha ve belki de daha kapsamlı bir bölgesel savaşı da göze alarak yeniden dizayn ediliyor.
abd'nin yeni dinamikleri hangi siyasileri ve ülkeleri kapsıyor? davutoğlu çözüm sürecinde kimleri muhatap alacak? barzani'nin üzerine düşen nelerdir, kimler belirlemiştir? esad iktidarda kalacaksa akp'nin ihvan'ı ne olacaktır? pkk bombalanırken suriye kanadı pyd'nin abd tarafından desteklenmeye devam edilmesi, türkiye'nin "ışid'den boşalacak alan güvenli bölge olacak/ olmalı" çıkışı ne anlama gelmektedir?
yoksa 2 yıl kadar önce bazi akp'li kalemlerin 3-4 kez dillendirip sonra unutturdukları; "türkiye'deki kürtlerle barış yaptıktan sonra, suriye ve ırak kürtlerini de kapsayan (en azından fiili bir federe yapıyla) türkiye'ye dahil edilmesi rüyaları yeniden mi hortladı?
böylesi bir rüya, liderleri kurtarma ve silahla siyaseti belirlemenin ülkemize ve ortadoğu'ya bedeli insanların ölümü, ekonomik kriz, halklar arasında düşmanlık olacaktır... değer mi, diyemiyorum çünkü emperyalizmle ve uluslararası enerji tekelleriyle ilişkiye girenler, onlara hizmet edenler bu sorunun anlamını bilemezler.
(libya, mısır, suudi arabistan, yemen gibi ülkelerdeki hareketler ve muhalefetin durumu nasıl olacak, bu pazarlıklardaki yeri nedir bilemiyorum. eğer tayyip erdoğan ve akp yaptıkları görüşmelerde, verdikleri sözlerde abd'yi ikna edebilmişlerse ılımlı islam, müslüman kardeşler vs. gibi söylem ve örgütlenmeler kısa vadede gündeme gelmeyecektir. yani iktidar için eski kardeşler kurban verilmiş olabilir. bu arada sol-sosyalist hatta ulusalcı yapılar da yeni dönemin hedefi olacaktır.)
ancak; ölüme sürülenler, ölüme sürülenlerin aileleri, barışı savunanlar, savaş ekonomisi ve yaratacağı yıkımın, krizin altında kalacak olan emekçiler, bölge halkları "ölmek de, yıkıntıların altında kalmak istemiyoruz" diyerek güçlü bir çıkış, karşı koyuş gerçekleştirebilirlerse bu, "değmez" diyebilirlerse anlamlı ve sonuç alıcı olacaktır... yoksa birlikte pişman olacağız... yalnızca biz değil; suriye ve ırak'a komşu bütün ülke halklarıyla birlikte... emperyalist- gerici bir savaşın tarafı veya piyonu alarak ölmekle, barışı için, kardeşlik için ölmek arasında seçim yapmak gerekiyor... daha iki gün öncesine kadar çözüm sürecini olumlu bulduğunu söyleyen %70'leri aşan orandaki halk kitlesi, suriye ile her türlü savaşa ve suriye topraklarına girilmesine %80'ler oranında karşı çıkan halk kitlesi abd'nin ve tek adam olmak isteyenlerin, bölgesel emperyalist olmak isteyenlerin hayallerini boşa çıkartmanın yolunu bulmak zorunda
bu arada; bizim haber kanallarımız da bir anda belgesellere başlıyor veya yapılan operasyonlarda kullanılan uçakların, atılan bombaların teknolojisi anlatıyorlar, aralarda da tayyip erdoğan fi tarihinde obama ile çekilmiş fotoğrafları ve davutoğlu'nun masabaşında (biraz da tedirgin yüz ifadeli) toplantı fotolarını...
salim çalık
başbakan davutoğlu; "süreç devam edecek, ancak muhatapları değişebilir..."
bu arada ışid'den boşalan yerlerin güvenli bölge ilan edileceği bilgileri dolaşıma sokuluyor. yani ortadoğu'daki çatışmalara bir yandan esad, iran ve rusya'nın dahil edilmeye çalışıldığı, ülkemizde ise yürütülen çözüm sürecinin muhataplarının değiştirilerek süreceği açıklanıyor...
tam bunun üzerine barzani; "çözüm sürecinin başarıya ulaşması için her zaman olduğu gibi üzerimize düşeni yapmaya hazırız...." diyor...
akp'nin tek başına iktidar olamamasının ardından erken seçimin en güçlü seçenek olarak yerini koruduğu bir dönemde; ağustos ayında görev süresi sona erecek barzani'nin ve iktidarının sıkıntı yaşadığı bir dönemde; esad'ın da iktidarda tutulmasını kapsayan bu operasyonları yalnızca türkiye üzerinden okuyanlar yanılıyorlar...
bölge haritası değilse bile siyasi güç ilişkileri ve iktidarları yeniden belirleniyor. dolayısıyla ırak ve suriye'nin komşusu durumundaki tüm ülke insanlarının geleceği bir kez daha ve belki de daha kapsamlı bir bölgesel savaşı da göze alarak yeniden dizayn ediliyor.
abd'nin yeni dinamikleri hangi siyasileri ve ülkeleri kapsıyor? davutoğlu çözüm sürecinde kimleri muhatap alacak? barzani'nin üzerine düşen nelerdir, kimler belirlemiştir? esad iktidarda kalacaksa akp'nin ihvan'ı ne olacaktır? pkk bombalanırken suriye kanadı pyd'nin abd tarafından desteklenmeye devam edilmesi, türkiye'nin "ışid'den boşalacak alan güvenli bölge olacak/ olmalı" çıkışı ne anlama gelmektedir?
yoksa 2 yıl kadar önce bazi akp'li kalemlerin 3-4 kez dillendirip sonra unutturdukları; "türkiye'deki kürtlerle barış yaptıktan sonra, suriye ve ırak kürtlerini de kapsayan (en azından fiili bir federe yapıyla) türkiye'ye dahil edilmesi rüyaları yeniden mi hortladı?
böylesi bir rüya, liderleri kurtarma ve silahla siyaseti belirlemenin ülkemize ve ortadoğu'ya bedeli insanların ölümü, ekonomik kriz, halklar arasında düşmanlık olacaktır... değer mi, diyemiyorum çünkü emperyalizmle ve uluslararası enerji tekelleriyle ilişkiye girenler, onlara hizmet edenler bu sorunun anlamını bilemezler.
(libya, mısır, suudi arabistan, yemen gibi ülkelerdeki hareketler ve muhalefetin durumu nasıl olacak, bu pazarlıklardaki yeri nedir bilemiyorum. eğer tayyip erdoğan ve akp yaptıkları görüşmelerde, verdikleri sözlerde abd'yi ikna edebilmişlerse ılımlı islam, müslüman kardeşler vs. gibi söylem ve örgütlenmeler kısa vadede gündeme gelmeyecektir. yani iktidar için eski kardeşler kurban verilmiş olabilir. bu arada sol-sosyalist hatta ulusalcı yapılar da yeni dönemin hedefi olacaktır.)
ancak; ölüme sürülenler, ölüme sürülenlerin aileleri, barışı savunanlar, savaş ekonomisi ve yaratacağı yıkımın, krizin altında kalacak olan emekçiler, bölge halkları "ölmek de, yıkıntıların altında kalmak istemiyoruz" diyerek güçlü bir çıkış, karşı koyuş gerçekleştirebilirlerse bu, "değmez" diyebilirlerse anlamlı ve sonuç alıcı olacaktır... yoksa birlikte pişman olacağız... yalnızca biz değil; suriye ve ırak'a komşu bütün ülke halklarıyla birlikte... emperyalist- gerici bir savaşın tarafı veya piyonu alarak ölmekle, barışı için, kardeşlik için ölmek arasında seçim yapmak gerekiyor... daha iki gün öncesine kadar çözüm sürecini olumlu bulduğunu söyleyen %70'leri aşan orandaki halk kitlesi, suriye ile her türlü savaşa ve suriye topraklarına girilmesine %80'ler oranında karşı çıkan halk kitlesi abd'nin ve tek adam olmak isteyenlerin, bölgesel emperyalist olmak isteyenlerin hayallerini boşa çıkartmanın yolunu bulmak zorunda
bu arada; bizim haber kanallarımız da bir anda belgesellere başlıyor veya yapılan operasyonlarda kullanılan uçakların, atılan bombaların teknolojisi anlatıyorlar, aralarda da tayyip erdoğan fi tarihinde obama ile çekilmiş fotoğrafları ve davutoğlu'nun masabaşında (biraz da tedirgin yüz ifadeli) toplantı fotolarını...
salim çalık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder