merhaba

sanata, bilime, dayanışmaya, emekten yana siyasete ve sevdaya dair paylaşımlarla bilginin ve deneyimlerin örgütlenmesi çabasıdır "insanın" yolculuğu...

13 Mart 2014 Perşembe

şiddet yönetim ve iktidar aracına dönüşüyor


gezi eylemleri sırasında afrika turundan dönen tayyip ankara ve istanbul'da mitingler yaparak, nefret söylemiyle birlikte akp'yi tahkim ederken, ayrımlar da koymuştu.
o sıralarda bazı yerlerde polis şiddetinin yanına palalı saldırganların şiddeti de eklenmişti....

berkin elvan'ın ölümünden itibaren sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen ve en basit, geleneksel (ölüye saygı, cenaze sahiplerinin acısına saygı, acının yaşanması-sağaltılması için çaba vb.) değerleri yok sayan söylemler gerçekte bir kin, nefret, ötekileştirme durumunun yansımalarıydı. daha net bir anlatımla akp'nin kimliğinde cisimleşen bir islamcı faşizmin dile getirilişiydi.

bu gece okmeydanı'nda bir kişinin ölümü sonrası akp'li kalabalık bir grubun ellerinde sopalarla ve tekbir sesleriyle taksim'e doğru yürüdükleri haberleri ve görüntüleri düştü internete... bu görüntülerin altına yapılan yorumlarda akp'ye sahip çıkmanın yanında, intikam cümleleri, sokakların geziciler'den temizleneceği vb. tehditleri vardı.

aylardır birçok kişinin dile getirmeye çalıştığı; tayyip'in çatışma ortamını körükleyerek kendi tabanını sabitlemeye çalışacağı, yarattığı şiddet ortamı, kullandığı nefret söylemiyle de sokakları çatışmaya açık duruma getireceği saptaması ne yazık ki doğrulanıyor...

okmeydanı'ndaki akp'li kalabalığın görüntülerini izlerken birşey daha net olarak görünüyordu. ellerinde sopalarla yürüyen bu kitlenin yanlarında, yakınlarında polis araçları da vardı. yani ülkenin birçok yerinde 3-4 kişinin bir araya gelmesine katlanamayan polis buradaki kalabalığı izlemekle yetiniyordu. önümüzdeki günlerde okmeydanı'nda öldürülen kişi de gerekçe yapılarak sivil faşistlerin önceden belirlenmiş kişi ve yerlere yönelik saldırılarda bulunma olasılığı çok yüksektir. çünkü; ülke psikolojik-sosyal-siyasal olarak ikiye bölünmüş durumdadır ve günden güne acıma, insanlık, vicdan, empati yapma, yaşama hakkının savunulması gibi temel değerler bile güncel (faşist) siyasete kurban edilmektedir. çünkü; şiddet yönetim ve iktidar aracına dönüşmektedir.

 
bu arada bir not daha düşmek gerek. çeşitli olaylar nedeniyle zaman zaman tv.lerde, gazetelerde çok sayıda suriye'li sığınmacının anadolu'nun çeşitli kentlerine dağıldığını (dağıtıldığını) biliyoruz. muhaliflere yönelik saldırılarda bu suriye'lilerin de kullanılabileceğine ilişkin ciddi endişeler var.

bugünden itibaren yapılabilecek tek şey; tekel eyleminde, yatağan'da, gezi direnişi'nde, berkin'in cenazesinde vb. bir araya gelen tüm muhalif unsurların demokrasi, özgürlükler, "adalet", yaşama hakkı, halkların kardeşliği ve barış talepleri çerçevesinde bir cephe yaratmaktır. 

akp'nin (özellikle de tayyip'in) iktidarı elinde tutmak için iç savaşı bile göze alabileceği, yerel seçimlerde bazı büyükşehirleri yitirip, oy oranının %35-40 aralığında kalması durumunda, şiddeti yoğunlaştıracağı kesindir. gülen cemaati'ne (paralel devlete) yönelik operasyon gerekçesiyle ülke genelinde tüm muhalefete bir sürek avı başlatması şaşırtıcı olmayacaktır. yerel seçimlerden sonra gerçekleştirilmesi olası ergenekon, odatv, kck benzeri yeni, fakat toplumun muhalif unsurlarına yönelik toplu tutuklamalar, sansür, fiili/açık baskı ortamı ve korku'nun yeniden üretilmesi süreci karşısında direnebilmek için bugünden itibaren asgari/ temel hak ve talepler etrafında birleşmek kaçınılmazdır.

13 Mart 2014
salim çalık



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder