Sevinçlere çok uzağız.Yaşadıklarımızın
yanında,yakınımızdaki insanların yaşadıkları, yaşamak zorunda bırakıldıkları
olumsuzluklar da hüzünlendiriyor bizi.Üzülmemize neden oluyor. Belki bu denli
duyarlı olmamak gerekiyor, belki de bir parça kabullenebilmek gerekiyor. Ama şu
gözümüz, yüreğimiz, şu düşüncelerimiz ve aldığımız eğitim var ya, bireysel
mutluluklarımızı, sevinçlerimizi daha en başında durduruyor...engelliyor. Çünkü
başkalarının acılarını, hüzünlerini görüp, duyup, bilip de (kendi içimizde bile
olsa) paylaşmamayı öğretmediler bize.
13.06.1998 Menemen
(İkinci Dünya Savaşı’ nın en çetin
yıllarında “Mutlu aşk yoktur” diyen Aragon ne kadar da haklıymış. Böyle bir
dünyada mutlu olunabilir mi?) 16.02.2005 Armutçuk
YÖNELİM
nereye varır sonumuz bilemem
bilemem kim dinler bizi
anlatmaya yeter mi soluğumuz
biz çoğaldıkça/ büyüdükçe tükenenlerdeniz
yaramızı gizleyip düşmandan gülen
ayrılığı türkülerle düşlerle yenenlerdeniz
adını biz koyarız yaşadıklarımızın
dostuz insana/ insana sevdalı/ sevene sevgili
biliriz ki yarısını yürümedik yollarımızın
paylaşmaktan/ sevişmekten yanadır inadımız
sevgililer yerleştiririz yüreğimizin tahtına
elimizde bırakmadan gayrısını sevince adarız
elbet güzelim elbet/ sevgilim elbet
kendimizden bir parça kalmayacak geride
büyüdükçe kurulacak en yaşanası memleket
sevgilim der gibi rahatız kardeş der gibi
sevişircesine coşkulu ve telaşsız uzanıyor ellerimiz
birbirimize seslenirken/ can dost derken
kavgamız güzele varan yolları açmak için
barışımız kardeşliğimiz bozulmasın diyedir
düşlerimiz göğün mavisini görebilmek için
nereye varır sonumuz bilirim belki de
dinleyenler çıkabilir umudu çağlıyor gün gün
biz bütün dinlere/ uluslara eş yakınlıkta
ele güne dostuz/ dost bize el gün ve kardeş
ve bir çığlık ne denli yola getirirse kötülüğü
yola çıkmış bir yürek mutlak dize getirir sövgüyü
1998
Menemen
salim çalık
salim çalık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder