darbeler
ve muhtıralar çocuklarıyız biz. ne olduğunu, neler yaşandığını kavrayamasak da
anamızın, babamızın, komşularımızın tedirgin adımlarından, ürkek bakışlarından,
yabancıların, hatta manavın, bakkalın yanındaki suskunluklarından anlıyorduk
iyi şeyler yaşanmadığını.
darbeler
ve muhtıralar çocuklarıyız biz. kuşkunun, kaygının insanı boğan yalnızlıklarını
paylaştık abilerimizin ve ablalarımızın.... ve onlardan öğrendik güveni, onuru,
sevdayı...
"asmayalım
da besleyelim mi?" , "kana kan intikam intikam" çığlıkları arasında insanlıktan çıkanlara
baktıkça daha bir gururlandık bize insanlığımızı öğretenlerle ve
insanlığımızla. daha bir büyüdük, ve idam sehpaları kuranlara inat daha bir
sevdik Deniz'i, daha bir sevdik Yusuf'u,
daha bir sevdik Hüseyin'i, daha bir sevdik.... ve öykündük yaşamlarına.
darbeler
ve muhtıralar çocuklarıyız biz. sevdalarımız memleketimize benziyor bu yüzden.
tüm güzellikleriyle göz alıcı bir 'anka' gibi dirildikçe yeniden yeniden
yakıldığımız ateşleri beslediler. işte bu yüzden çatık kaşlarımız, bu yüzden
yüzyıllara dayanır en yeni türkümüzün yaşı.
kardeşliği
yaşayabilmek için tüm dünya halklarıyla; uzatarak yollarımızı yürüdük el ele.
yürüdükçe yollara barikat, yürüdükçe kurşun, yürüdükçe panzer, yürüdükçe
olağanüstü hal ve yürüdükçe ....yürüdükçe özgürlük, inadına sevda ve inadına
başkaldırı...
darbeler
ve muhtıralar çocuklarıyız biz. açık cezaevine dönüştürülen ülkemizde her
karşılaşmamız bir görüş günüydü. her tutsaklık, her ayrılık her ölüm bin isyan.
sıkılı yumruklarımızla beslediğimiz, düşüncelerimizle yoğurduğumuz binlerce
isyan.
yaşayarak
gördük ki, zaman en iyi yargıcı tarihin.
şimdi bir yanda bizi biz
yapan mirasıyla yolumuzu aydınlatanlar
şimdi
bir yanda her aydınlığı karartarak ülkemizi batıranlar
ve
görüyoruz ki sevgilim; yer değiştiriyor herkes.
akarsu yatağını bulup,
ulaşıyor Deniz'ine.
ve kalem kıranlar, parmak kaldıranlar milyonlarca
kez öldüler halkın bilincinde. ve dupduru yalın sevdalarıyla koşmaya devam
ediyor emperyalizme karşı yürekler.
darbeler
ve muhtıralar çocuklarıyız biz. büyüdük ülkemizi doyasıya gezemeden. büyüdük
özlemeye yazgılı bir yaşamı taşıyarak bedenimizde. sevgiliyi özler gibi
özleyerek sevdik bu ülkeyi, ölümüne sevdik ülkemizi... yaşadığımız tüm acılara
rağmen en güzel günlerimizin yaşamadıklarımız, yaşayamadıklarımız olduğu
bilinciyle sevdik bu ülkede yaşadığımız her anı...
ve
topraklarımızda filiz veren kahramanlarımızdan biliyoruz;
"..elbet
ki sevgilim elbet / elini kolunu sallayarak.../ dolaşacaktır bu memlekette hürriyet"
Sürüyor
Yollara Vurgunluğum
işçilerin,
memurların, köylülerin ve öğrencilerin eylem adımlarıyla, "başka bir dünya
mümkün" sloganlarıyla dönüyorum sana.
biliyorum beni bekliyor olacaksın buğulu gözlerinle. biliyorum, tüm
umutları ve direngenlikleri toplayıp düşüncelerinde beni bekliyor olacaksın...
alanlardan
topladığım eylem gülleriyle dönüyorum sana. çocuğumuza, tüm çocuklara
dağıtılmak üzere toplanmış barış çiçekleriyle dönüyorum. ırkın, rengin, dilin,
dinin, coğrafyanın ayırmadığı, ayıramadığı kardeşlik türküleriyle...
giderken
sol göğsümde götürdüğüm sevdamızı yolların bilgeliği ve bizden öncekilerin
bıraktığı deneyimlerle daha da büyütmüş olarak getiriyorum sana...ve bizden
sonrakilere yollar boyu yeni deneyimler bırakarak dönüyorum sana...
salim çalık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder