merhaba

sanata, bilime, dayanışmaya, emekten yana siyasete ve sevdaya dair paylaşımlarla bilginin ve deneyimlerin örgütlenmesi çabasıdır "insanın" yolculuğu...

15 Şubat 2013 Cuma

kariyer veya varsıllık koşullandırması



içinde yaşadığımız sistemin yarattığı koşullar, kültür, yaşanmışlıklar, egemenliği elinde tutan güç odaklarının telkinleri gibi çok sayıda etken bireyin veya toplumun kendi gerçeklikleri, gereksinimleri, güçleri ve yetenekleri doğrultusunda insani ve doğal seçimler yapmalarını engellemektedir. bu engelleme çoğu kez dolaylı biçimlerde olmakla birlikte; başarılı veya varsıl olmak için ne yapmak gerektiği, hangi alanlarda eğitim almak gerektiği, yükselen meslekler gibi yönlendirmelerle doğrudan da yapılmaktadır.

başarılı olmak; büyük çoğunlukla (kitle veya toplum) karşılaştırıldığında görevinde-işinde hızla yükselmek (kariyer yapmak) veya ortalamanın çok üzerinde bir gelire (hızlı varsıllığa) ulaşmak olarak tanımlanıp, sunuluyor. hatta insanlar “başarılı” , “varsıl” olmaya koşullandırılıyor…

“bir işe yaramanın”, “adam” olmanın, “saygı” görmenin, muhtaç olmamanın vs. yollarından biri varsıllaşmak, biri de kariyer SAHİP(i) olmak olarak dayatılıyor… böylece toplumsal işbölümü içerisinde her insanın kendi yeteneği, gücü, becerisi ölçüsünce insani koşullarda çalışmaya, öğrenim görmeye, sağlık olanaklarından yararlanmaya, barınmaya, dinlenmeye (tembelliğe), gelire, kendini (yaratıcılığını) gerçekleştirmeye hakkı olduğunu unutturuyor. (küreselleşme denerek emperyalizm, serbest piyasa denerek kapitalizm meşrulaştırılırken devletin görev ve sorumlulukları da pazara dönüştürülüp, özel sektöre devredilmektedir. bu dönüştürme süreci yalnızca mülkiyetin ve gelirin el değiştirmesi biçiminde olmayıp iletişim araçları, okullar, reklamlar, konuşturulan “aydınlar”, siyasi figüranlar aracılığıyla bilinç düzeyinde de yaratılmaktadır…)
  
bu zorlama ve dayatmalarla yaratılan bilinç; “başarısız” ve “yoksul” olmayı insanın beceriksizliğinden, tembelliğinden, kendini geliştirmemesinden, yanlış seçimlerden kaynaklandığı algısını yaratıyor. böyle bir algı kapitalizmin sömürücü, yoksullaştırıcı, işsizleştirici, eğitim ve sağlık başta olmak üzere yarattığı eşitsiz koşulları, emek üzerindeki vahşi yanını gizleyerek sermayeyi ve kapitalist-emperyalist iktidar odaklarının politikalarını da sorgulamaktan uzaklaştırıyor.

bir yandan insanların birey olarak kendilerini ve kendisine benzeyenleri suçlamalarına yol açan, bir yandan da günün birinde “başarılı”, “varsıl” olabileceklerine inandırıldıkları kapitalist kültür, tek tek “örnek” tipleri göstererek başarı ve varsıllığın kişiye özel çaba-beceri-girişim-seçim vb. gerektirdiğini anlatarak hem bencilliği, hem de yalnızlığı (“gemisini kurtaran adam”ı) kutsamakta, sınıf bilincinden uzak birliktelikleri kutsallaştırmaktadır.

salim çalık/ şubat 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder