merhaba

sanata, bilime, dayanışmaya, emekten yana siyasete ve sevdaya dair paylaşımlarla bilginin ve deneyimlerin örgütlenmesi çabasıdır "insanın" yolculuğu...

19 Şubat 2013 Salı

15 Şubat 2013 Cuma

acı ve ölümle sınadığınız bu çocuklar var ya





dünyanın göğsüne saplanmış bir bıçak gibi kanatırken insanlığı siyonist şiddet/ “baban nerede?” sorusuna/ işaret parmağını uzatıp mezarlar içinde bir mezar gösteren boynu bükük/ yaşadıkları büyük bir Filistinli çocuk düşürüyor maskemizi… ve zengin kuzey kopya kopya çoğaltırken cenini / izlemekle yetiniyor İsrail tankları yerle bir ederken cenin’i…

siparişle yazılmış tarih kitaplarına girmeyecek elbet bu ölümler/ canlı hayvanlara bile katlanamayan israilli askerler/ cana doymayan emperyalist eller…

bu coğrafyanın belleği var ya kuzeyli işbirlikçi beyler/ siyonist işgalle birlikte yazacak kan ve petrol politikalarına tutsaklığınızı/ evlerini yıktığınız bu çocuklar var ya/ öksüz bırakıp acı ve ölümle sınadığınız bu çocuklar/ ve vicdanında az da olsa merhamet / az da olsa adalet duygusu olan insanlar var ya/ birgün ipinizi çekecek cellatlarınız olacaklar/ …

kuzeyli beyler ve bayanlar/ medeni beyler ve bayanlar/ siyonist beyler ve bayanlar/  sömürgeci beyler ve bayanlar/ kar hırsıyla yananlar/ unutmayın! yönetenler unutmayın !!
bu kadar kan ve gözyaşını taşıyamaz hiçbir toprak/ bu kadar acıya sonsuza dek katlanamaz hiçbir halk !!

eylül 2009- mart 2010

madencininsesi: eleştrimtrak

madencininsesi: eleştrimtrak: ç   oğ   aldıkça elinde  n  kan dilinde  n    b  al  a   kan  beyler ulaşamıyoruz dost merhabalara dev  ir   i  le  t  iş  im  dev...

kariyer veya varsıllık koşullandırması



içinde yaşadığımız sistemin yarattığı koşullar, kültür, yaşanmışlıklar, egemenliği elinde tutan güç odaklarının telkinleri gibi çok sayıda etken bireyin veya toplumun kendi gerçeklikleri, gereksinimleri, güçleri ve yetenekleri doğrultusunda insani ve doğal seçimler yapmalarını engellemektedir. bu engelleme çoğu kez dolaylı biçimlerde olmakla birlikte; başarılı veya varsıl olmak için ne yapmak gerektiği, hangi alanlarda eğitim almak gerektiği, yükselen meslekler gibi yönlendirmelerle doğrudan da yapılmaktadır.

başarılı olmak; büyük çoğunlukla (kitle veya toplum) karşılaştırıldığında görevinde-işinde hızla yükselmek (kariyer yapmak) veya ortalamanın çok üzerinde bir gelire (hızlı varsıllığa) ulaşmak olarak tanımlanıp, sunuluyor. hatta insanlar “başarılı” , “varsıl” olmaya koşullandırılıyor…

“bir işe yaramanın”, “adam” olmanın, “saygı” görmenin, muhtaç olmamanın vs. yollarından biri varsıllaşmak, biri de kariyer SAHİP(i) olmak olarak dayatılıyor… böylece toplumsal işbölümü içerisinde her insanın kendi yeteneği, gücü, becerisi ölçüsünce insani koşullarda çalışmaya, öğrenim görmeye, sağlık olanaklarından yararlanmaya, barınmaya, dinlenmeye (tembelliğe), gelire, kendini (yaratıcılığını) gerçekleştirmeye hakkı olduğunu unutturuyor. (küreselleşme denerek emperyalizm, serbest piyasa denerek kapitalizm meşrulaştırılırken devletin görev ve sorumlulukları da pazara dönüştürülüp, özel sektöre devredilmektedir. bu dönüştürme süreci yalnızca mülkiyetin ve gelirin el değiştirmesi biçiminde olmayıp iletişim araçları, okullar, reklamlar, konuşturulan “aydınlar”, siyasi figüranlar aracılığıyla bilinç düzeyinde de yaratılmaktadır…)
  
bu zorlama ve dayatmalarla yaratılan bilinç; “başarısız” ve “yoksul” olmayı insanın beceriksizliğinden, tembelliğinden, kendini geliştirmemesinden, yanlış seçimlerden kaynaklandığı algısını yaratıyor. böyle bir algı kapitalizmin sömürücü, yoksullaştırıcı, işsizleştirici, eğitim ve sağlık başta olmak üzere yarattığı eşitsiz koşulları, emek üzerindeki vahşi yanını gizleyerek sermayeyi ve kapitalist-emperyalist iktidar odaklarının politikalarını da sorgulamaktan uzaklaştırıyor.

bir yandan insanların birey olarak kendilerini ve kendisine benzeyenleri suçlamalarına yol açan, bir yandan da günün birinde “başarılı”, “varsıl” olabileceklerine inandırıldıkları kapitalist kültür, tek tek “örnek” tipleri göstererek başarı ve varsıllığın kişiye özel çaba-beceri-girişim-seçim vb. gerektirdiğini anlatarak hem bencilliği, hem de yalnızlığı (“gemisini kurtaran adam”ı) kutsamakta, sınıf bilincinden uzak birliktelikleri kutsallaştırmaktadır.

salim çalık/ şubat 2013

8 Şubat 2013 Cuma

iktidar zehirlenmesi

tayyip erdoğan’dan inciler;

samsun'da 12 yurttaşın yaşamını yitirdiği selle ilgili; "Samsun'da hayatını kaybeden kardeşlerimizle ilgili olarak gerekli her türlü soruşturma ve inceleme yapılıyor, yapılacaktır…. Ancak Samsun'da yaşanan acı hadiseyi, kendileri için, kendi siyasi hırsları için bir ranta dönüştürmeye çalışanlara da asla müsamaha göstermeyecek, asla fırsat vermeyeceğiz."

toki konutlarıyla ilgili eleştiriler için; "TOKİ bu ülkenin en başarılı kurumlarından birisidir. TOKİ sayesinde 415 bin aile ucuz, sağlam, sağlıklı bir çatıya kavuştu. Size ne oluyor ya?”

kpss sınav sorularının çalındığı iddiaları için; "KPSS sınavının hemen ardından terör örgütüne yakınlığı ile bilinen bir sitede sahte bir soru kitapçığı yayınlandı; amaç ne? KPSS gibi son derece hassas bir sınava gölge düşürmek. KPSS gibi milyonların umudu olan, geleceği olan bir sınavı terörize etmek, insanları en hassas yerlerinden vurmak, en hassas yerlerinden incitmek... Terör örgütü bunu yapıyor. …."

bize ne oluyor?

bir çırpıda aklıma gelenler; uludere’de 34 yurttaş bu ülkenin savaş uçakları tarafından bombalandı; sorumluların ‘bulunması’ bir yana aylardır unutturulmaya çalışılıyor.

ankara’nın göbeğinde yol çöktü. 1 yurttaş öldü.

istanbul’da temelini belediyenin attığı avm inşaatının şantiyesinde 11 yurttaş yanarak öldü.
metrobüs durağı çöktü. zonguldak’ta 30 işçinin ölümüyle sonuçlanan patlama sonrası “mesleğin kaderinde var” diyerek adeta sanıklar aklandı…

hapishanelerde 2000'e yakın çocuk ve öğrenci var. "parasız eğitim istiyoruz" pankartı açan çocuğu hapse gönderenler kendileri çıkıp "üniversite harçlarını kaldıracağız" diyorlar.

kck davasıyla seçilmiş kürt belediye başkanları, meclis üyeleri, parti yöneticileri; ergenekon davasıyla ahmet şık, nedim şener gibi muhalifler; dhkp-c davasıyla çağdaş hukukçular hapse atılırken en küçük bir sokak eyleminin büyük çaplı şiddetle bastırıldığı bir ülkede yaşıyoruz.

akp'nin hazırladığı anayasa taslağı ile tek adamlığın (krallığın) sistem haline dönüştürülmeye çalışıldığı, dinsel ve etnik kimliklere sıkıştırılmış özgürlüklerin genel özgürlükler ve demokrasinin yerine geçirilmeye çalışıldığı; kadına yönelik sistemli şiddet ve cinayetlerin sıradan adli olaylar gibi algılatılmaya çalışıldığı, .... 

yaşamanın şansa bağlı olduğu bir ülkede yaşıyoruz. 




insan olmanın sonucu olarak yaşama hakkımızı savunuyoruz. devletin yaptığı konutlarda, devletin yollarındaki göçüklerde, işyerlerimizde ölmek onurumuza dokunuyor…

kpss’de soruların çalındığı bir ülkede yaşıyoruz. işe girmek için insanların böyle adaletsiz bir biçimde yarıştırılması kadar, cemaat ve iktidar yandaşlarının sorulara kolayca ulaşabildiği geçmiş olaylar ortada dururken; soruşturup sorumluları cezalandırmak yerine, hakkını arayan ve eşitlik isteyenleri terör örgütünü desteklemekle suçlamanız, hedef durumuna getirmeniz onurumuza dokunuyor…

bu kadar rezillikten sonra önünüze gelene saldıracaksınız. her eleştiriyi baskıyla, tutuklu yargılamayı otomatiğe bağlamış yargıyla, polis şiddetiyle karşılamayı kendinize hak göreceksiniz; sonra da “size ne oluyor ya?” diyeceksiniz?

aynı soruyla karşılık vermek de olası… fakat biliyoruz; iktidar zehirlenmesine tutuldunuz. artık sizi hiçbir şey iflah etmez…

salim çalık