merhaba

sanata, bilime, dayanışmaya, emekten yana siyasete ve sevdaya dair paylaşımlarla bilginin ve deneyimlerin örgütlenmesi çabasıdır "insanın" yolculuğu...

19 Şubat 2015 Perşembe

kobene eylemleri/ iç güvenlik/ özgecan/ idam ve görmediklerimiz

 kobene eylemlerini gerekçe yaparak; iç güvenlik (polis devleti) paketi hazırlayanlar, özgecan'ın katlini fırsat bilip "idam geri gelsin" diye propaganda yapıyorlar...

şu an var olan cezaların bile verilmediği bir fiili durumu görmezden gelip, (iç güvenlik yasası gibi) özgecan'ın katledilmesini de baskıcı, gerici, faşist düzenlemelerine malzeme yapmak istiyorlar...

başbakan "seferberlik başlatıyoruz", muktedir "takipçisi olacağım" dedikten bir gün sonra diyarbakır'da japon turiste taciz davası sonuçlandı. mahkeme suç yok demiyor, savcı 7 yılı tacizden toplam 12 yıl hapis istiyor... buraya kadar herşey yolunda (gibi). sonra; mahkeme sanığa bakıyor, davranışlarına, giyip kuşamına dikkat ediyor... ve 2 yıl veriyor. sonra iyi hal ve "saygın" duruşunu dikkate alıp 1 yıl 8 aya indiriyor... sonra; aynı suçu bir daha işlemeyeceğine kanaat getirerek cezayı erteliyor...

idam isteyenlere sormamız ve söylememiz gereken şey şudur bence; "müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet verdiniz de itiraz eden mi oldu?" mevcut ceza sistemine göre bile cezasız bırak, 10-15 yılda bir afla dışarı sal, aydınımsı kalemşörlerinle tacizi-tecavüzü kadının giyimine-kuşamına, gülüşüne, davranışlarına bağla... sonra da "idam geri gelsin" diye çığlık at...hadi ordan...

bir de böyle bir gerçekliğimiz var (yok mu diyeceksiniz/)

bu aramaları yapanların yaşadığı bir toplumda çıkıp "idam cezasını halk da istiyor" diyorlar. yetmiyor "abd ve başka ülkelerde de idam var" diyorlar. bazıları anlamsız hassasiyetler uğruna bu durumu örtbas etmeye dönük sözlerle başlıyorlar konuşmaya...

özgecan'ın katli göstermiyor mu? şöför taciz ediyor, ölümüne dövüyor. panikleyip arkadaşını ve babasını arıyor. bu kez olayla hiç ilgisi olmayan arkadaşı ve babası da katliama ortak oluyor. yakarak öldürmek yerine hastaneye getirseler belki kurtulacak özgecan...

peki evimizde, sokağımızda, mahallemizde, işyerimizde ve sanal ortamda en fazla duyduğumuz sövgü sözcükleri neler...? en küçük bir kızgınlığımızda, öfkemizde neden ana avrat sövüyoruz? kullandığımız dil içimizdeki canavarı, "açlığı", yozluğu, sosyal-kültürel gerilemeyi, cinsiyet ayrımcılığını, kadınların bir nesne olarak kullanıldığını göstermiyor mu...?

not: google'da en fazla arananlara baktım. yurdum medyası en fazla aranan sanatçıları, yemek tariflerini, filmleri, dizileri, yer adlarını vb. vermiş de, yukarıdaki gerçeği vermemiş...

ikiyüzlüyüz, acımasız, korkak ve çifte standartlıyız...
verilecek ceza kadar, hatta cezadan daha fazla ve öncelikli olarak içinde yaşadığımız toplumun bir bölümünün tecavüz ve tecavüze ilişkin algısını, yargısını, arzusunu, merakını, ilgisini, düşüncesini vb. düşünmek zorundayız...

salim çalık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder