gençtik.
daha çocukluktan yeni çıkmıştık. kendimizi, çevremizi, insanları ve olayları
yeni yeni tanımlamaya, anlamaya başlamıştık. üzerimizde
çevrenin, bilincimizde gelenek ve ailelerimizin baskısıyla elele tutuşuyorduk.
tüm öğrendiklerimizin
kıyısına iliştirilmiş olan korku ve kaygılarla, kimselerin göremeyeceği
yerlerde buluşup geziyorduk... içimize işlemiş utangaçlıkla sanki başkaları
duyacakmış gibi yüzümüze söyleyemediğimiz seni
seviyorum'u kendi içimizden kaç kez bağırdık kim bilir?
şelale
uçumu zamandasın
varlığın
yüreğimde gümbür gümbür
gözlerin
dolanırken beynimi
ellerindir
köpürten tenimi
_______________________Temmuz 2000 /Antalya
İSYANDIR
SEVDAMIZ
bir
isyandır sevdamız. geleneksel ilişkilere, ailelerimize, çevremize ve tüm
öğrendiklerimizin kıyısına tutuşturulan korku ve kaygılara karşı bir isyan.
ekmek
kavgası verircesine tüm zorluklara ve olumsuzluklara direnerek yarattığımız
sevdamızla ve üreterek yeni anlamlar yüklediğimiz yaşamımızla bir isyandır
sevdamız.
onbeş
yıl oldu. altmış mevsim, yüzseksen ay geçti. ve bugün dimdik ayakta duran
isyanımızla yeni mevsimlere doğru koşuyor sevdamız. sevdamız ki, yaşamımızı
anlamlı kılan; mektuplarımızla, şiirlerimizle, özlemlerimizle,
dokunuşlarımızla, kızımızla oluşturduğumuz külliyatımızdır.
ardımızda
bıraktığımız tüm yaşanmışlıkları sahiplenerek yürüyoruz yarına. ve biliyoruz
ki, toplum ve geleneksel yaşam biçimi ne kadar etkiliyorsa bizi, biz de o kadar
etkiliyoruz toplumu. ve, kurulu yaşam biçimine çektiğimiz restlerimizle zor
olanı seçtiğimiz için daha sağlam basıyoruz yere. yaşlanan bedenlerimize inat
daha genç seviyoruz... yaşamın kaçınılmaz değişimine rengimizi, sesimizi,
türkülerimizi, sevdamızın hamurunu katıyoruz.
bir
isyandır sevdamız. tüm öğrendiklerimizin kıyısına iliştirilen korku ve
kaygıları boşa çıkaran, yerleşik duygu ve yaşayışlara karşı her yeni güne bir
öpüş ekleyebilecek kadar atak ve düşlere açık bir isyan.
kızıma *
düden'i, lara'yı uçurdum saçlarınla
sen
benim şelalem
denizim
ve
toprağımsın
uysallığımı
ve başkaldırımı besleyen
antik
kentlerin gizemi
inci
gözlerin
09.07.2000/
Antalya
(*) erkene alınmış bir ölümün ertelenmiş şiiri sf.46
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder