07.02.2005 / Armutçuk
GÜNCE (mektup 1) ne yana gitsem sensin vardığım
ne yana gitsem
sensin vardığım. sevmek böyle oluyormuş. dur durak bilmeksizin bütün
gidişlerimde yüreğime koyduğum, göğsümün ince sızılarında adını anımsadığımsın.
varlığında bile özleyip,anlatamamak, lal olmakmış seni sevmek...
ne yana gitsem sensin
vardığım. sana kurup bütün saatleri üç vardiya seni sevmek... kimsenin
bilmediği zamanları yaşayarak, yalnızken
seninle, seninleyken yine seninle... hastalanmakmış sevmek.
bir delilik
durumu. aklın,mantığın coşması, görünce yüreğin dört nala koşmasıymış
sevda...sevda tüm ozanların bin yıllardır yazmaya çalıştığı ortak şiirin adı,
kimsenin yazamadığı...
ne yana gitsem
sensin vardığım. dünyanın en büyük ve kutsal uğraşlarından biriymiş
sevmek...madencinin güneşe ulaşınca yüzüne vuran gülüş, kömür tozunun gözlerine
çektiği kalemmiş sevda. korkuyu yok eden, gönül köprülerinde Deli Dumrul gibi
ak güvercin kılığındaki Azrail’le karşılaşmakmış sevda... ve ömür bağışlamak ,
sevgiliyi bir gün daha fazla yaşatmak için...
ey
sevgili! yolculuklarımın nedeni;
bugüne kadar kaç
kişi,kaç kez bağırdı acaba? EY SEVGİLİ.! bin yıllardır kaç kişi aradı seni...?
sen bütün sevdalıların aradığı güzel, insanlığın yürekten yüreğe bıraktığı
paylaştıkça çoğalan duygunun sahibi, ne yana gitsem sensin vardığım.
seni
düşünüyorum...yalnız seni. gece yarılarında. tam anımsayamadığı sınav sorusunu
çözmeye çalışan, öğretmenlerinin gözüne girmeye çalışan öğrencinin telaşı ve
heyecanıyla düşünüyorum gözlerini. tüm utangaçlığımla yürekliliğimi
harmanlayarak düşlerimde ...ne yana gitsem sensin vardığım...
her şeyden,
herkesten vazgeçmeyi göze alıp, anlık ayrılıklarına katlanamadığımsın. uğrunda
ölümü göze alıp, hepten uzaklaşmak, hiç görememek korkusuyla direndiğimsin.
yazdığım mektupların,şiirlerin özüdür ellerinin sıcaklığı. sana ulaşmak için en
ince ayrıntılarıyla karşılaşma planları kurarak
bütün yolları ayak izlerinin bulunduğu yollara çıkarmakmış sevmek...
karşılaştığımız sokaklara karşılaştığımız günlerin adını vermekmiş sevmek...
ne yana gitsem
sensin vardığımsın. eriyip kalıba girmekmiş sevda... sevda senin ateşinde
gönüllü yanmak, yangınları körükleyerek, dudaklarından dökülen tüm sözcükleri
özenle toplayıp dudaklarımda saklayarak,
sürgünlere yatıp dolaşmakmış tüm denizleri...
ey sevgili!
adındır yolculuklarımdaki rotam...
çoğulluğumsun tüm
zamanlarda. bilmediklerimi öğrendiğim ve öğrendiklerimi öğrettiğimsin.
ömrümdeki tüm sevdaların toplamısın yüreğimde. saçlarının dalgasında
serinlerken aynalara öykündüm, çiçeklere,balıklara ve kuşlara öykündüm.
öykündüm sevdiğin ne varsa...bakmadan ne olduğuna... bilsen bir bilsen... tüm
dillerde sevda şiirlerini biriktirip sana vermek istedim ayrı kaldıkça. ayrılma
korkularına kapıldıkça...
en bilinçli anlarımda duygularımı öne çıkaran yüzün izleğimdir.
insanlığımı bulmamı sağlayan sevdandır. karşı konulamaz, anlatımsız duygularla
seviyorum seni.. yazmaya, çizmeye, söylemeye çalıştıkça karmakarışıklaşıyor
belleğim...tüm bildiklerimin yetersiz kaldığını görüyorum sana sevdiğimi
anlatmakta... biliyor musun?
en iyi yazdığım
şiirlerimde bile bir eksik kaldı kuşkusuyla, en iyisi sana gelmek,.. bildiğim
sevda türkülerini söyleyerek, çocukların, genç kızların, genç erkeklerin,
yüreği genç olanların eskimemiş, kirletilmemiş duygularından derlenmiş sevda
şiirlerini yazarak duvarlara, seni sevmenin onuruyla sana gelmek...sende
kendime gelmek... çünkü ne yana gitsem sensin vardığım...
salim çalık